İNSAN DÜŞÜNEN VARLIKTIR.

20 Aralık 2014 Cumartesi

Kendimi Neden Bu Şehirde Öldürdüm?

intihar

Hani uzak ülkelerde ölmek için gidilen kutsal şehirler vardır ya, inananlar nehrin kıyısındaki harabe tapınaklarda kirli döşeklere uzanıp usulca ölümü beklerler ya, ben de onlar gibi, bu şehre çok uzaklardan ölmek için… 
kendimi öldürmek için geldim
Aslında bıraksalar doğduğum yerde de ölebilirdim. Zamanı gelince, kendiliğinden. Ama hayat beni rezil bir değnekle dürttü. Kalk, deliliğin peşine takıl, akılsızlığın peşine, hırsın peşine, inançsızlığın peşine takıl, kalk o şehre git, sokaklarında dolaş, kuytularında seviş, tepelerinde öldür, çukurlarında öl dedi.

Şehre geldiğim ilk günden beri kılıktan kılığa girer, tehlikelerden tehlikeler seçerim. En sakin mahallede, sıradan bir apartmanın sıradan bir dairesinde, sıradan kocamla ve sıradan çocuklarımla, sıradan… gerçekten çok sıradan bir hayat yaşasam bile, kızıl, sarı, siyah, kestane saçlarım pencereden aşağı uzanır, tehlike saçlarımdan yukarı tırmanır.
Bir gün kıskançlık yüzünden ben kalbimden bıçaklanırım, bir başka gün ben kocamı kalbinden bıçaklarım. Mutfağımda hep kara saplı bir bıçak. Yoksulluk mutlak ölüm kokacak.
Çocuklar doğururum peş peşe. Kimini büyütürüm, kimini sokağa bırakırım. Yangınlar çıkar evimde. Bazen çocuklarımı korumak için alevlere atılırım, bazen alevlerin yuttuğu çocuklarım yüzünden çıldırırım. Tüpten sızan kokudan, bacadan tüten dumandan öldüğümüz de olmuştur çocuklarımla, koyun koyuna.
Bazen bir kuaför salonunda çalışan küçücük bir kızım. Asla aynı elbiseleri giyemeyeceğim, asla aynı adamları sevemeyeceğim, asla aynı şeylere üzülemeyeceğim kadınların ellerini, ayaklarını kucağıma alır, ince titrek dizlerime dayar, kısa pembe tırnaklı parmaklarımın arasında, makas, törpü, pamuk, oje, aseton, sabun, krem, zevk, acı ve nefret, cinnet geçiririm. Cinnetim içime döner, onların biteviye konuşmalarını sessizce dinler. Bir gün içimden çıkacak, ya sizi, ya beni, ya da hepimizi teker teker öldürecek, demek isterim. Susarım.
Suskunluğum koca bir çığlığa dönüştüğünde çok uzaklarda olurum. Bütün akrabalarımdan, tanıdıklarımdan, hayallerimden, tutkularımdan… çok uzakta. Mesela bir otel odasında. Aynanın karşısına geçip solgun yüzüme bakarım. Makyajım akmış, gözbebeklerim küçücük. Boyası gelmiş saçlarımın uçları kırılmış, rengi kaçmış ruhumun kalbi yarılmış. Kendime her gün yeni bir isim koyarım. Hepsi de çiçek isimleri olur. Her erkeğe başka bir isim. Gül benim, Menekşe benim, Nergis, Yasemin, Mine… bazen de Kadife.
Geceler boyu sokaklarda gezdiğim olur. Elimde bir içki şişesi kaldırımlarda uyurum. Bazen duvarlara yaslanır, taşlara çömelir, tanımadığım insanların arabalarına binerim. Kamyonlarda görürsünüz beni, elimde sigara, ağzımda küfür, tepemde hep vahşi bir rüzgar, kaderimi oradan oraya süpürür.
Kamyonun camından dışarı bakarım. Kaldırımda oturmuş küçücük bir kız çocuğu takılır gözüme. Üzerinde kirli mi kirli bir çaput, ayakları çıplak, burnu sümüklü. Bilirim annesi oralarda bir yerdedir. Bir ağaç dibine çöker, gizli gizli onu izler. Çocuk başını kaldırır, yanından gelip geçenlere şaşkın şaşkın bakar. O yok kadar küçük elleriyle göz göze geldiklerinin paçasına yapışır, para der, bana para ver. Arada altına işer. Çişi yol boyunca minicik bir ırmak gibi akar gider. O ırmakta ölen bir sürü çocuk gördüm ben.
Bazen ben bu şehirde on altı yaşında hamile bir kadın olurum. Evdeki çekyata uzanır ya da masanın başına geçer ağlarım. Kocam ya eve dönmezse! Kocam bu gece beni yine döverse! Karnımdaki çocuk ölecek mi? Karnımdaki çocuk ölürken beni de öldürecek mi? Babama gitsem. Kurtar beni desem. Kapılar açılır mı? Silahlar çekilir, taşlar kafama vurulur mu?
Sonra evde tek başıma doğururum çocuğu. Bir kedi gibi dişlerimle koparırım göbeğini. Üç gün hiç durmadan ağlar. O ağladıkça kocam duvarları yumruklar. Sonunda tutar zıbınından, pencereden dışarı atar. Çocuğu öldürülmiş bir anne, bu koca şehirde tek başına ne yapar?
Sokaklarda kadınların çantalarını çalan benim, kirli yataklarda tanımadığım adamların altına yatan da. Şalvarımın içindeki gizli cepler hap dolu. Çok uzaklardan bu şehre geleli yüzyıllar oldu.
Bana ait tek odanın penceresi hep karanlığa bakar. O yüzden geçmişimi de göremem geleceğimi de. Zifiri bir hayatın içinde hem kalabalık, hem yalnızlık.
Sorsanız şehri severim aslında. Kocamandır, renkli ve cazibeli. Vaatlerle doludur sanki. Ama sanki. O yüzden başım döner, gözlerim kararır, aşklarım da, cinnetlerim de hülyalıdır.
Hapishanelerinde yatarım. Üzerimde bombalar, cebimde silah, düşler kurarım. Yenemediğim şehri havaya uçursam. Sevişmediğim erkekleri paramparça etsem. Doğuramadığım çocukları kalplerinden bıçaklasam. Geldiğim dağların türkülerini söyleye söyleye çıksam mahkemelerine. Şehir mi yaman, ben mi yaman.
Karanlık mahallelerine daldığım olur bazen şehrin. Kadınlar siyah, kapkara. İlahi bir yalanın içinde yuvarlana yuvarlana, bütün mezarları teker teker ziyaret ederim. Bildiğim bütün dualar yağmur olur başımdan aşağı akar. Herşeye inanırım o an… en çok da cehenneme, kabir azabına, günahların peşimi ne bu dünyada ne de öbür dünyada bırakmayacağına… baştan aşağı bizzat günah olduğuma.
Şehri avucumun içine alsam, elimde bir bez, her yanını ovalayıp parlatsam… şehir tehditten arınır mı?.. binbir çeşit kadınlık hali yepyeni bir kadere kavuşur mu?
Bu şehir yüzyıllardır erkektir ve kadınları sevmeyi bilmez. İşte bu yüzden, bu şehirde ben her gün kendimi defalarca öldürürüm. Bomba olur patlarım; kulesinden, köprüsünden aşağı atlarım. Elimde bir bıçak her yerime saplarım. Tavandaki bütün ipler kendimi asmam için sallanır. Arabalar önlerine atlamam için yol alır. Denizinde, lağımında, çöpünde, kimliksiz cesedim. Kimsesizler mezarlığında daracık çukurlara sığar dev cesaretim.
Mine Söğüt, Deli Kadın Hikayeleri

YAŞAMAK..


Dante nin İlahi komedya sında cehenneme düşenlerin tekrar dünyaya dönmelerine bir şartla izin veriliyor.O şart hergün bir kayayı dağın tepesine taşımak.Tepede durmayan taş aşağı düştüğünde tekrar,ertesi gün tekrar.İlelebet.....
Anlatmak istediği de şu:
Ne kadar zorluklarla ve kötülüklerle dolu da olsa hayat güzeldir.

24 maddede toplum eleştirisi



10399427_964903646871197_2617854173590053143_n
Toplumun normal olarak adlandırdığı için günlük hayatımızda karşılaştığımız absürt durumları
 ünlü yazar
 Paulo Coelho kaleme aldı. İşte 24 maddede toplum eleştirisi…
1. Size gerçek kimliğinizi ve hayallerinizi unutturan ve yalnızca 
üretim ve tüketim sağlayan her şey.
2. Savaş için kurallar koymak (Cenevre Sözleşmeleri)
3. Yıllarınızı üniversitede geçirmek ve buna rağmen iş bulamamak.
4. Sabah dokuzdan akşam beşe kadar size hiç zevk vermeyen bir işte
 30 yıl sonra emekli olmak için çalışmak.
5. Emekli olduktan sonra yaşamak için enerjinizin kalmadığını fark 
etmek ve birkaç yıl sonra sıkıntıdan ölmek.
6. Botox yaptırmak.
7. Mutluluğu aramak yerine parasal başarı için uğraşmak.
8. Mutluluğu arayanlarla ‘Hırsı olmayan insanlar’ diyerek dalga geçmek.
9. Hayatta olmanızın gerçek sebebini aramak yerine araba, ev ve kıyafet 
gibi nesneleri karşılaştırarak hayatı tanımlamaya çalışmak.
10. Yabancılarla konuşmamak ve komşular hakkında kötü sözler sarf etmek.
11. Ebeveynlerin her zaman haklı olduğunu düşünmek.
12. Evlenmek, çocuk yapmak ve sevgi bitse bile çocuklar için olduğunu söyleyerek boşanmamak.1508056_969365213091707_3998219930692711145_n
13. Farklı olmaya çalışan herkesi eleştirmek.
14. Başucunuzda histerik bir alarm sesiyle uyanmak.
15. Basılmış her şeye tamamıyla inanmak.
16. Boynunuzun çevresine hiçbir sebebi yokken ‘kravat’ adında renkli 
bir kumaş parçası takmak.
17. Karşınızdaki insan ne istediğinizi bilse de asla doğrudan sorular sormamak.
18. Asıl yapmak istediğiniz ağlamak olduğu halde gülümsemek ve 
hislerini dışa vuranları yadırgamak.
19. Sanatın bir servet değerinde veya bir hiç olduğuna inanmak.
20. Kolay kazanılan şeylerden ‘gerekli fedakârlıklar’ yapılmadığı ve 
bunun sonucu olarak kalite düştüğü için nefret etmek.
21. Rahatsız ve komik görünüşlü olsa da modaya uymak.
22. Ünlülerin tonlarca parası olduğuna inanmak.
23. İç güzelliği önemsemeden dış görünüşe yatırım yapmak.
24. Normal bir insan olsanız da, tüm yolları kullanarak başkalarından
çok daha üstün olduğunuzu göstermeye çabalamak.

17 Aralık 2014 Çarşamba

Yeni bir şehre gitmek istiyorum,



Her şeyden vazgeçerek,
 bulunduğum yeri terk edesim var.
                                 ve yeni bir  şehir,
                                ve yeni bir  yaşam,
                                        ve de 
            geçmişi unutturacak deli bir kadın olmalı...
                                             ozan'ca

13 Aralık 2014 Cumartesi

Mülteciyim..



Mülteciyim yaşadığım yerde ne kendi kimliğim var,ne de verilecek kimlik beni tanımlıyor.
Yurt belleyecek kadar gözleri yok toprağın,sen diyecek kadar sevdalar..

ozan’ca

Yağmurlar hep zamansız yağdı..




Yağmurlar hep zamansız yağdı,ya ben yağmuru beklemedim,ya yağmur ağlarken beni istemedi...
ozan'ca

Gizli yaşamadım hiçbir zaman ve koşulda.





Gizli yaşamadım hiç bir zaman ve hiç bir koşulda.
Yüreğimin,aklımın sesiyle seslendim yaşama,

Sevdiğime sonuna kadar sevdim dedim 
ve sadık kaldım...
Puşta puşt  demeyi esirgemedim dilimden.
Eğmedim başımı,yutmadım dilimi,

hep dik yürümeye çalıştım eğik ve kaypak hayatta...
Onca acılar yaşadım,

ilk acılarım dost ve  kardeşlerimden oldu,
her gece dilim kuruyarak uyandım karabasanlarla...
Topladım yüreğimi bir kenara ve dağıtmadım, 
parçalamak isteyenler çok fazlaydı,
ve biliyorum ki sekteleseydim,
ve biliyorum ki düşseydim yere
kalkamazdım bir daha
ve biliyorum ki kaldırmazlardı akbabalar,
O nedenle
dağılmadım, 
dağıtsaydım dağılırdım.
Sevmek,inanmak ve bağlanmak istedim, 

hayata direnip bağlandığım gibi olmadı...
ozan'ca

12 Aralık 2014 Cuma

insanlığımızı unutmadık.... ozan'ca




Çaresiz,umarsız,umutsuzduk, ve bilmiyorduk yaşamı,
tek başına yeni bebekler misali sokağa bırakılmışlığımız vardı.
Yaşamayı yaşamaya başladık.onurlu ve insan olarak..
Çünkü; çaresiz,umarsız,umutsuzken bile insanlığımızı unutmadık....

ozan'ca

BİRLİKTE YÜRÜMEK..





Eğer birlikte yürüyecek iyi bir yoldaş bulamıyorsan, ormanda gezinen bir fil misali yalnız yürü. İlerlemene engel olacak biriyle olmaktansa, yalnız olmak yeğdir.

Gautama Buddha
 

8 Aralık 2014 Pazartesi

Ne çok taşıdık




Ne çok taşıdık, omuzlarımızda hüzünleri ve acıları...
ozan'ca

3 Aralık 2014 Çarşamba

AŞK





Aşk, iki yanlızlığın birbirine dokunması,
birbirini koruması ve selamlamasıdır..
Rainer Maria Rilke- D; 4 Aralık 1875, Prag

Kendi içine yürümek..




Kendi içine yürümek ve saatler boyu kimselere             rastlamamak..


Rainer Maria Rilke- D; 4 Aralık 1875, Prag

30 Kasım 2014 Pazar

KİME SAYGI DUYACAKSIN..

soru işareti ile ilgili görsel sonucu

Doktor,
hipokrat yeminine sadık kalmıyorsa,
Hukukçu,

adalete uymuyorsa,
Öğretmen,

düzenin eğitimini önemsiyorsa,
Mühendis,

aldığı eğitimin hakkını veremiyorsa,
İşçi,

sınıfının bilincinde değilse,vs..
Hiç bir şeye layık değildir,düzenin düzeneği olmuştur ve saygı duyulmasına gerek kalmamıştır ve yoktur...
Ozan'ca

Yalnız bildiğim yolda yürümeye devam edeceğim...

Eylemle-söylem,teoriyle-pratik farklı olunca "vicdan" izin vermiyor be hocam,
ne kadar zorlasan da her şey anlamını yitiriyor ve vicdan beynine baskı yapıyor..diyor ki; 

Bunca zaman yaşadıkların,acıların bunun için mi?.
Yüreğin sızlamıyor mu?.. Diye...
Ne kadar dirensem de,ne kadar dinlemeyeceğim desem de vicdan ve yüreği yenemiyorum,
Ben yalnız da olsam bildiğim yolda yürümek istiyorum,
bakarsın bir gün aynı vicdan ve yüreğin duyarlılığında buluşacaklarımız olacaktır...
Yalnız bildiğim yolda yürümeye devam edeceğim...

ozan'ca

VAZGEÇTİM..




Kötü günümde yanımda olmadığın zaman vazgeçtim.
Canın sıkıldığında benimle paylaşmadığını, kırılacak veya tedirgin olacak olsam bile düşüncelerini açıkça söylemediğini anladığım zaman vazgeçtim.
Bana yalan söylediğini anladığım zaman vazgeçtim.
Gözlerime baktığında kalbinle bakmadığını ve bana hala söylemediğin şeyler olduğunu hissettiğimde vazgeçtim.
Her sabah benimle uyanmak istemediğini, geleceğimizin hiçbir yere gitmediğini anladığım zaman vazgeçtim.
Düşüncelerime ve değerlerime değer vermediğin için vazgeçtim.
Ağrılarımı dindirecek sıcak sevgiyi bana vermediğinde vazgeçtim.
Sadece kendi mutluluğunu ve geleceğini düşünerek beni hiçe saydığın için vazgeçtim.
Tablolarımda artık kendimi mutlu çizemediğim ve tek neden 'sen' olduğun için vazgeçtim.
Bencil olduğun için vazgeçtim.
Bunlardan sadece bir tanesi senden vazgeçmem için yeterli değildi, çünkü sevgim yüceydi.
Ama hepsini düşündüğümde senin benden çoktan vazgeçtiğini anladım.
Bu yüzden ben de senden vazgeçtim.
Frida Kahlo

28 Kasım 2014 Cuma

Sağlam karakterli insanlar:




Sağlam karakterli insanlar:


Baktıklarında berrak görürler.


Dinlediklerinde iyi duyarlar.


Görünüşleri sıcaktır.


Davranışları saygı yüklüdür.


Konuşmaları doğrudur.


İşlerini ciddi yaparlar.


Kuşku duyduklarında doğru soru sormasını bilirler.


Öfkelendiklerinde nedenini düşünürler.


Kazandıklarında adaleti düşünürler.


Konfüçyus

24 Kasım 2014 Pazartesi

Bukowski

                            Dibe vurduğunu sanıp, 
      bir dip daha olduğunu keşfedebiliyordu insan.
                                    Bukowski

Soğuk olan hava değil

Soğuk olan hava değil Mahsun
İnsanlar soğuk
Hayat çok soğuk
Keşke bu kadar soğuk olmasaydı da dünya
Sen de bu kadar üşümeseydin diye bağıracak oluyorum arkasından ...

Tabutta Rövaşata


Soğuk olan hava değil Mahsun
İnsanlar soğuk
Hayat çok soğuk
Keşke bu kadar soğuk olmasaydı da dünya
Sen de bu kadar üşümeseydin diye bağıracak 
oluyorum 
arkasından ...
Tabutta Rövaşata

19 Kasım 2014 Çarşamba

ANLATACAK BİR ŞEY YOK..



Artık kalbimin kırıkları yüreğime batıyor attığım bu çığlığı ise kimse duymuyordu. Ya ben anlatamıyordum derdimi ya da etraftakiler sağırdı. 
Bu aralar yalnızlığıma sesleniyorum bari sen omzumda yük bırakma yüküm dünyaya yakın diye. 
Bu zaman hangi yüreğin kapısını çalsam benim kadar hüzünlü bana beni unutturacak kimse yok etrafımda, yalnızlığıma ihanet edeceğim onu aldatacağım kimse yok kapı arkalarında. Gelen göz yaşını da alıp geliyor yanında, ne gözlerim vazgeçiyor göz yaşından nede gözyaşım vazgeçiyor gözlerimden, gözyaşlarım kelepçede sanki gözlerime...
Alıntı

14 Kasım 2014 Cuma

Nerede hata yaptığımı bilemediğim bir yalnızlığın içindeyim.



Nerede hata yaptığımı bilemediğim bir yalnızlığın içindeyim...
                               
                                 ozan'ca

13 Kasım 2014 Perşembe

SORARLARSA..

Sorarlarsa, "Ne iş yaptın bu dünyada" diye, rahatça

verebilirim yanıtını... 


Hak yemedim,yedirmedim,


Çalmadım,çaldırmamak için savaştım,


Satmadım,satıldım,


Konuşmadım,konuşuldum,


Yılmadım,Yalnız kaldım. 


Kalabalıkların içindeyim ve hala Yalnızım

Yedi Milyar nüfuslu dünya da doğdum 

ve


Dilini,dinini,ırkını,en küçük bireyini bile ayırt 

etmeden hepsini sevdim,




ozan'ca

Hep eksik hissettim kendimi yalnızken




"Hep eksik hissettim kendimi yalnızken; iyi 
hissettiğim de oldu, ama hep eksik."

Charles Bukowski

10 Kasım 2014 Pazartesi

GERÇEK AŞK..

“Gerçek aşk, paylaşmaktır; diğerini sömürmek değildir, diğerine sahip çıkmak değildir. 
Sorun, sen diğerine sahip çıkmak istediğin zaman doğar. Ve eğer diğeri daha güçlüyse, daha çekiciyse; doğal olarak, köle durumuna sen düşersin. 
Aşk, asla sahip çıkmaz. 
Aşk bir paylaşımdır, sömürü değil. 
Aşk, hiçbir zaman çirkinlik ve güzellik kavramlarıyla düşünmez. 
Aşk sadece davranır, yansıtır, hiçbir zaman düşünmez. 
Evet, bazen biriyle uygun düştüğün olur; birden her şey uyuma kavuşur. Bu güzellik, çirkinlik meselesi değildir. Bir uyum, ritm meselesidir. Güzellik, uyumun bir gölgesidir. Aslında bir insana güzel olduğu için aşık olmazsın. Birine aşık olduğun zaman, o insan güzel görünür. Güzellik fikrini getiren, aşktır.”

alıntı

BU ÜLKE DE,



Sizler ağaç kesmeye,yerine AVM yapmayı seviyorsunuz.Bizler o ağaca can-kan vermeyi seviyoruz..
Sizler ağaç kesenleri korumayı,bizler ağacın yaşamasını seviyoruz..

(Soma-yırcalı köyünde termik santral yapmak için tam 6000 zeytin ağacı kesildi)ozan'ca



BU ÜLKE DE;
ASIRLIK AĞAÇ OLSAN KESİLİRSİN,
KADIN OLSAN EZİLİRSİN,
ÇOCUK OLSAN SÜRÜNÜRSÜN,
DEVRİMCİ OLSAN ASILIRSIN.
HEPSİNİ OLABİLMEKTİR ASLIN DA VE DİRENEREK YAŞAMAK.
O NEDENLE 
ONUR GÜNLÜK YAŞANAN BİR ALIŞKANLIK DEĞİL, AKSİNE OMURGALI VE HER KOŞULDA DİK DURMASINI BİLEN İNSANA YAKIŞAN BİR ERDEMDİR.
ozan'ca

Ey Gönül..

Ey Gönül!Bir sürü dostlarının yanında,elbet ki düşmanların da olacak;Ama imtihan ya bu,onca düşmanın varken seni dostun vuracak.
__Rumi__
Ey Gönül!
Bir sürü dostlarının yanında,elbet ki düşmanların da olacak;Ama imtihan ya bu,onca düşmanın varken seni dostun vuracak.
Rumi


5 Kasım 2014 Çarşamba

KENDİMDEN ÖZÜR DİLİYORUM

KAEDELEN KAR --------Kendimden ÖZÜR diliyorum...

Yaşadığım süre boyunca hep MERHAMETİMİN 
 arkasından yürüdüm, beklentilerimi arkada BIRAKTIM. 

Kimseden bir şey BEKLEMEDİM, doğrusu bu sanıyordum çünkü.
 Yaşadıklarımı yaşayamadıklarımı İÇİMDE sakladım,
 SUSTUM bastırdım olsun dedim İNSANLIK bende kalsın.

Verdim, hep VERDİM karşılığını alıp alamadığıma BAKMADAN,
 aslında güçlü olmak değildi istediğim, ama olmak ZORUNDAYDIM ve oldum..
 Kendimi hep ERTELEDİM.
 Kimsenin beni anlamadığını bildiğim halde hayatıma girenleri bana
 verilmiş KUTSAL bir görev olarak gördüm.
 Herkesi mutlu etmek zorundayım ZANNETTİM. 
 Benimde mutlu olmam gerektiğini UNUTMUŞUM..

Görevim neyse en iyisini yapmalıydım ki VİCDANIM rahat etmeliydi.
 Birilerinin de bana karşı GÖREVLERİ olduğunu hiçe saymışım oysa..

NE YAZIK Kİ;
Karşımdakilerin EKSİKLERİNİ tamamlamaya çalışırken,
 onların HATALARINI görmeye vaktim kalmamış SANKİ.

Beni ÜZMELERİNE bakmadan,
 karşılığında ne ALDIĞIMA ne hissettiğime 
 ALDIRIŞ etmeden hep VERDİM..

Kendime HAKSIZLIK ettim,kimseye etmediğim kadar.
 Kendime geldiğimde ise YORGUN, yılgın, bitkin bir
 köşede saklanıp ağlayan ÇOCUK olarak buldum. 

Ve ona elimi uzattım diyebildiğim tek şey " GEÇTİ ", bir
 daha seni kimse ÜZEMEYECEK. 
Şimdi senden ÖZÜR diliyorum.

Seni bu kadar HİÇE saydığım için,
 insanların seni bu kadar ÜZMELERİNE müsade ettiğim için, 
 seni hiç bir zaman DİNLEMEDİĞİM için,
 üzerine bu kadar SORUMLULUK yüklediğim için,
 hakkın olan bütün duyguları sana YAŞATAMADIĞIM için..

Şimdi tekrar SÖYLÜYORUM.
İNSANLIĞIMDAN, KALBİMDEN, DUYGULARIMDAN,
 ÇOCUKLUĞUMDAN, HİSLERİMDEN çok ÖZÜR diliyorum... !

Galiba ben almadan vermenin
 ALLAH'a mahsus olduğunu UNUTMUŞUMKardelenin DiyariKAEDELEN KAR --------Kendimden ÖZÜR diliyorum...
Yaşadığım süre boyunca hep MERHAMETİMİN
arkasından yürüdüm, beklentilerimi arkada BIRAKTIM.
Kimseden bir şey BEKLEMEDİM, doğrusu bu sanıyordum çünkü.
Yaşadıklarımı yaşayamadıklarımı İÇİMDE sakladım,
SUSTUM bastırdım olsun dedim İNSANLIK bende kalsın.
Verdim, hep VERDİM karşılığını alıp alamadığıma BAKMADAN,
aslında güçlü olmak değildi istediğim, ama olmak ZORUNDAYDIM ve oldum..
Kendimi hep ERTELEDİM.
Kimsenin beni anlamadığını bildiğim halde hayatıma girenleri bana
verilmiş KUTSAL bir görev olarak gördüm.
Herkesi mutlu etmek zorundayım ZANNETTİM.
Benimde mutlu olmam gerektiğini UNUTMUŞUM..
Görevim neyse en iyisini yapmalıydım ki VİCDANIM rahat etmeliydi.
Birilerinin de bana karşı GÖREVLERİ olduğunu hiçe saymışım oysa..
NE YAZIK Kİ;
Karşımdakilerin EKSİKLERİNİ tamamlamaya çalışırken,
onların HATALARINI görmeye vaktim kalmamış SANKİ.
Beni ÜZMELERİNE bakmadan,
karşılığında ne ALDIĞIMA ne hissettiğime
ALDIRIŞ etmeden hep VERDİM..
Kendime HAKSIZLIK ettim,kimseye etmediğim kadar.
Kendime geldiğimde ise YORGUN, yılgın, bitkin bir
köşede saklanıp ağlayan ÇOCUK olarak buldum.
Ve ona elimi uzattım diyebildiğim tek şey " GEÇTİ ", bir
daha seni kimse ÜZEMEYECEK.
Şimdi senden ÖZÜR diliyorum.
Seni bu kadar HİÇE saydığım için,
insanların seni bu kadar ÜZMELERİNE müsade ettiğim için,
seni hiç bir zaman DİNLEMEDİĞİM için,
üzerine bu kadar SORUMLULUK yüklediğim için,
hakkın olan bütün duyguları sana YAŞATAMADIĞIM için..
Şimdi tekrar SÖYLÜYORUM.
İNSANLIĞIMDAN, KALBİMDEN, DUYGULARIMDAN,
ÇOCUKLUĞUMDAN, HİSLERİMDEN çok ÖZÜR diliyorum... !
Galiba ben almadan vermenin
ALLAH'a mahsus olduğunu UNUTMUŞUM

4 Kasım 2014 Salı

Zengin Birisi ile Evlenmek İsteyen Kıza Cevap!


Dünyanın en büyük finans şirketlerinden J.P. Morgan’ın CEO’su James Dimon’un, zengin koca avcısı bir kızın kendisine attığı bir elektronik postaya verdiği ilginç cevap. 
Zengin birisi ile evlenmek isteyen bir kızın J.P. Morgan’a yolladığı elektronik posta :
 Sayın Morgan, Sizinle dürüst olacağım. Bu yıl 25 yaşına giriyorum. Çok güzelim, iyi bir stilim var ve kaliteli şeyleri severim. Yıllık geliri en az 500 bin dolar veya daha fazla olan bir adamla evlenmek istiyorum. Aç gözlü olduğumu düşünebilirsiniz fakat New York’ta yıllık geliri 1 milyon dolar olan insanlar maalesef orta sınıf sayılıyor. Çok şey istemiyorum. Sizin sitenizde yıllık geliri 500 bin dolar veya daha fazla olan biri var mı? Hepiniz evli misiniz? Bu konuları merak ediyor ve sormak istiyorum, sizin gibi zengin insanlarla evlenmek için ne yapmam gerek? Bugüne kadar birlikte olduğum erkekler arasında en zengini yılda 250 bin dolar kazanıyordu. Central Park’ın batı yakasında, yüksek bütçeli rezidanslarda yaşamak isteyen biri için yıllık 250 bin dolar yeterli değil. Size alçak gönüllülükle soruyorum: 
1) Zengin bekârlar nerede takılır? (Lütfen bar, restoran, spor salonu, kulüp, vs. gibi mekanların isimlerini ve adreslerini yazar mısınız?)
 2) Hangi yaş kategorisine odaklanmalıyım? 
3) Çoğu zenginin eşleri neden ortalama güzellikte? Bir kaç kızla tanıştım; güzel veya ilgi çekici değiller ama zengin erkeklerle evlenebiliyorlar. 
4) Kimin karınız, kimin yalnızca sevgiliniz olabileceğine nasıl karar veriyorsunuz? Benim hedefim evlenmek. Zengin bir adamla evlenebilmek için ne yapmalıyım ? 
Saygılarımla 

Bayan Güzel James Dimon’un kıza yanıt olarak yolladığı elektronik posta : Sevgili Bayan Güzel, Yazınızı büyük bir ilgiyle okudum. Tahmin ediyorum ki sizin gibi aynı soruları soran pek çok genç kız var. Lütfen profesyonel bir yatırımcı olarak durumunuzu analiz etmeme izin verin. Benim yıllık gelirim 500 bin doların üzerinde, sizin kriterlerinize uyuyor, bu sebeple zamanınızı boş yere çalmadığımı umut ediyorum. 
Bir iş adamı gözünden bakarsak, sizinle evlenmek kötü bir fikir. 
Nedeni ise çok basit, lütfen açıklamama izin verin. Detayları bir kenara bırakırsak, yapmaya çalıştığınız şey “güzellik” ile “para” ikilisini takas etmek: A kişisi güzelliği sağlar, B kişisi de bunun için ödeme yapar, gayet adil. Fakat burada ölümcül bir problem var; sizin güzelliğiniz kaybolacak ama benim param iyi bir sebep olmadıkça tükenmeyecek. Aslına bakarsanız, benim gelirim yıldan yıla artabilir, ancak siz yıldan yıla güzelleşemezsiniz. Bu sebeple, ekonomik açıdan bakarsak, ben değer kazanan bir varlıkken siz değer kaybeden bir varlıksınız. Hem de sıradan bir değer kaybı değil, katlanarak artan bir değer kaybı. Eğer güzellik sizin tek varlığınızsa, değeriniz 10 yıl sonra çok daha düşük olacak. Wall Street’te kullandığımız bir terimden yola çıkarsak, sizin için “takas pozisyonu” diyebiliriz, “satın al ve bekle” değil. Sizi satın almak iyi bir fikir değil, bu sebeple kiralamayı tercih ederim. Çünkü alışveriş değeri düşen bir şeyi uzun süre elde tutmak hiç de akıllıca değildir. Şüphesiz; aynı şey sizin istediğiniz evlilik için de geçerli. Bu yazdıklarım size zalimce geliyorsa bir de şöyle düşünün; tüm paramı kaybetseydim, beni terk etmez miydiniz? Aynı şekilde güzelliğinizi kaybettiğinizde, benim de çıkış yolunu bulmam gerekmez mi? 
Yıllık geliri 500 bin doların üstünde olan insanlar aptal değil; sizinle yalnızca çıkarız ama evlenmeyiz. Size, zengin bir adamla evlenme fikrini unutmanızı öneririm. 
Bu arada, yılda 500 bin dolar kazanan o zengin siz olabilirsiniz. Zira o kadar parayı kazanmak, zengin bir aptal bulabilme ihtimalinizden daha yüksek… 
CEO J.P. Morgan


SAĞLIK

BUNU YILDA BİR KEZ MUTLAKA YAPIN

Limon suyu ve sarımsakla yapılan karışım, damar sertlikleri, damar yağlanması, damar tıkanıklıkları ve tansiyon gibi sorunları kalıcı olarak ortadan kaldırıyor.

EVİNİZDE KENDİNİZ YAPABİLİRSİNİZ

- 2 Litre hiç su katılmamış sıkılmış limon suyu

- 40 diş soyulmuş ve ezilmiş sarımsak (Mümkünse Anadolu'da yetiştirilmiş ithal olmayan sarımsaklardan)

- Ağzı sıkı kapanan koyu renkli bir kavanoz (2 litrelik pet şişeler de kullanılabilir)

HAZIRLANIŞI

2 Litrelik kavanoz ya da pet şişeyi dolduracak kadar limon satın alın. Limonların suyunu iyice sıkıp şişeye doldurun. Soyulmuş 40 diş orta boy sarımsağı yıkamadan ve ezerek limonun içine atıp şişenin kapağını sıkıca kapatın. 25 gün boyunca normal ılık bir yerde tutun ve her gün birkaç kez çalkalayın. Yaklaşık 25 gün sonra sarımsakların limon suyunun içinde eridiğini göreceksiniz.

25 gün sonra hazır hale gelen karışımdan her sabah kahvaltıdan yarım saat önce yarım çay bardağı için. Bunu hergün düzenli olarak ve mümkünse aynı saatte yapın. Bu karışımın içine asla başka bir madde (şeker, tuz, tatlandırıcı vs. katmayın)

FAYDALARI

1- Tüm damar iltihaplarını (vasküler) tedavi ediyor, tıkanan damarları açıyor, damar sertliklerini ve hipertansiyonu
önlüyor.

2- Kolesterol ve lipidi düşürüyor, zararlı yağların yakılmasını sağlıyor, kilo verdiriyor (bazal metabolizmayı hızlandırıp yağların yakılmasını sağladığı için iştahı açıyor.), vücuttaki şeker oranını dengeliyor, pankreasin yenilemesini sağlıyor.

3- Böbrek ve safra taşlarını eritiyor, idrar söktürüyor, vücuttaki şişkinliği yok ediyor ve dokularda ödem oluşmasını engelliyor.

4- Helycobeacter pylori adlı ülser mikrobunu öldürerek mide ve oniki parmak bağırsağı ülserinin kesin tedavisini
yapıyor.

5- Tüm romatizmal iltihabi önleyor, her tür romatizmal ağrıları dindiriyor, kireçlenmeyi önlüyor, eklem yüzeylerinin
yenilenmesini sağlıyor ve her türlü ağrıyı kesiyor.

6- Beyin hücreleri ve tüm sinir sistemlerini yeniliyor, sinirdeki aksiyon potansiyelini düzenleyip ileri-refleks hızını artırıyor, felç ve inme riskini azaltıyor.

7- Vücudun bağışıklık sistemini son derece mükemmel hale getiriyor ve her türlü alerjiyi, özellikle de damarsal kökenli ve strese bağlı cilt alerjilerini kökünden engelliyor. Kanser oluşumlarına karşı tüm vücudu koruyor.

BUNU YILDA BİR KEZ MUTLAKA YAPIN
Limon suyu ve sarımsakla yapılan karışım, damar sertlikleri, damar yağlanması, damar tıkanıklıkları ve tansiyon gibi sorunları kalıcı olarak ortadan kaldırıyor.
EVİNİZDE KENDİNİZ YAPABİLİRSİNİZ
- 2 Litre hiç su katılmamış sıkılmış limon suyu
- 40 diş soyulmuş ve ezilmiş sarımsak (Mümkünse Anadolu'da yetiştirilmiş ithal olmayan sarımsaklardan)
- Ağzı sıkı kapanan koyu renkli bir kavanoz (2 litrelik pet şişeler de kullanılabilir)
HAZIRLANIŞI
2 Litrelik kavanoz ya da pet şişeyi dolduracak kadar limon satın alın. Limonların suyunu iyice sıkıp şişeye doldurun. Soyulmuş 40 diş orta boy sarımsağı yıkamadan ve ezerek limonun içine atıp şişenin kapağını sıkıca kapatın. 25 gün boyunca normal ılık bir yerde tutun ve her gün birkaç kez çalkalayın. Yaklaşık 25 gün sonra sarımsakların limon suyunun içinde eridiğini göreceksiniz.
25 gün sonra hazır hale gelen karışımdan her sabah kahvaltıdan yarım saat önce yarım çay bardağı için. Bunu hergün düzenli olarak ve mümkünse aynı saatte yapın. Bu karışımın içine asla başka bir madde (şeker, tuz, tatlandırıcı vs. katmayın)
FAYDALARI
1- Tüm damar iltihaplarını (vasküler) tedavi ediyor, tıkanan damarları açıyor, damar sertliklerini ve hipertansiyonu
önlüyor.
2- Kolesterol ve lipidi düşürüyor, zararlı yağların yakılmasını sağlıyor, kilo verdiriyor (bazal metabolizmayı hızlandırıp yağların yakılmasını sağladığı için iştahı açıyor.), vücuttaki şeker oranını dengeliyor, pankreasin yenilemesini sağlıyor.
3- Böbrek ve safra taşlarını eritiyor, idrar söktürüyor, vücuttaki şişkinliği yok ediyor ve dokularda ödem oluşmasını engelliyor.
4- Helycobeacter pylori adlı ülser mikrobunu öldürerek mide ve oniki parmak bağırsağı ülserinin kesin tedavisini
yapıyor.
5- Tüm romatizmal iltihabi önleyor, her tür romatizmal ağrıları dindiriyor, kireçlenmeyi önlüyor, eklem yüzeylerinin
yenilenmesini sağlıyor ve her türlü ağrıyı kesiyor.
6- Beyin hücreleri ve tüm sinir sistemlerini yeniliyor, sinirdeki aksiyon potansiyelini düzenleyip ileri-refleks hızını artırıyor, felç ve inme riskini azaltıyor.
7- Vücudun bağışıklık sistemini son derece mükemmel hale getiriyor ve her türlü alerjiyi, özellikle de damarsal kökenli ve strese bağlı cilt alerjilerini kökünden engelliyor. Kanser oluşumlarına karşı tüm vücudu koruyor.