İNSAN DÜŞÜNEN VARLIKTIR.
18 Ocak 2008 Cuma
ŞEHRİN DELİSİ
ŞEHRİN DELİSİ
Bir gün tanrının sesi duyuldu. Herkes durdu. Herkes şaşırdı. Elinde çantayla koşan genç çocuk ve onun arkasından bağıran yaşlı kadın durdu. Emekli maaşını almak için bekleyen ve bayılmak üzere olan ihtiyarlar durdu. Haraç almaya giden mafyalar, tecavüz etmeye giden sapıklar durdu. Elindeki çiçeği koklayan küçük kız ve ona aşık olmaya başlayan çocuk durdu.
Tanrı Türkçe konuşuyordu. 'Ve evet' dedi. 'İşte beklediğiniz gün geldi. Kıyamet günü bugün. Ama korktunuz sanırım. Size bir şans daha vermem gerek. Bir günününüz var. Düzeltin kendinizi. Düzeltin dünyayı. Paylaşın herşeyinizi. Paylaşın hayatı. Nefret etmeyin birbirinizden. Nefret etmeyin kendinizden. İyi olun işte ne bileyim. ' İnsanlar hala duruyorlardı.
Kimse kıpırdamıyordu. Korku ve telaş vardı. Tanrı konuşmasına devam etti. 'Eğer bu bir gün içerisinde dediklerimi yaparsanız hepinizi güzel cennetime alacağım. Zaman başladı.' Güneş batmıştı. Korku ve telaş devam ediyordu ama inceden bir heyecan kaplamıştı yüzlerini.
Cennete gitmek için bir gün. Sadece bir gün yeterliydi.
Genç çocuk elindeki çantayı yaşlı kadına verdi.
Yaşlı kadın yüzüne bir gülümseme yerleştirdi ve genç çocuğa nasihatler vermeye başladı.
Haraç almaya giden mafyalar bugüne kadar zorla aldıkları bütün paraları dağıttılar fakir fukaraya.
Tecavüz etmeye giden sapık o anda tövbekar oldu.
Yani herkes temizliyordu kendini kendince.
Cennet. Nasıl bir yerdi acaba? Ertesi gün güneş batmaya başladı.
Kalpler atıyor, bekleyiş devam ediyordu.
Ve tanrının sesi duyuldu.
'Ve evet başardınız. Hepinize teşekkür ediyorum.
Bak isteyince oluyormuş değil mi?
Tanrı böyle konuşurmuydu? Tanrı bu sorgulanmaz. Günah. 'Hepiniz cenneti hakkettiniz. Ve aslında benim yaratdığımdan daha güzel bir cennet yarattınız yer yüzünde. O yüzden cennetiniz burasıdır.'
Şok. Neydi bu? Ne oldu? Cennet ne olacak. Herkes bir hayal kırıklığı yaşıyordu. Tanrı neler söylemişti oysa. Cennet. Burası cennet olabilirmi. Olamaz.
Tanrının işine karışılırmı? Günah.
Ve bir ses duyuldu aniden. Patlayan bir kolonun sesiydi bu. Cızırtılı gürültüler, dayanılmaz sesler. Kulakları yırtan gürültü. Bir kolon düştü yüksek bir binadan. Ardından beş tane, on tane. Ve bir adam düştü. Genç bir adam. Herkes tanımıştı onu.
Deliydi bu. Şehrin delisi. 'Cennet burasıdır' dedi.
'Eğer istersek.'
Ve insanlar linç etmeye başladılar deliyi. Allahü ekber sesleriyle.
Kendi elleriyle yarattıkları cenneti yine eski haline, yine cehenneme çevirmişlerdi.