ki bu konuda söylenecek şey biraz daha azdır.Dünya bu iki
görüntüyle yetinebilir, oysa sevgiyi özel olarak incelemek gerek. Çünkü o bir üretimdir ve seveni de sevilenide değiştirir,
iyiye ya da kötüye doğru.
Dıştan bir bakışla bile sevenler üreticiler gibi görünürler,
hem de üst düzeydeki üreticiler gibi.Bir tutku, bir engellenmezlik taşırlar üzerlerinde: Zayıf değil ama, yumuşaktırlar; her zaman dostça davranışlar gösterme arayışı içindedirler. (sonuçta yalnızca sevgiliye karşı da değildir bu). Bu gibileri sevgilerini inşa eder, tarihsel bir şeyler katarlar bu sevgiye , sanki bir gün tarihi yazılacakmış gibi. Onlar için kusursuzlukla tek bir kusur arasındaki fark
korkunçtur. Oysa dünya bu farkı rahatça göz ardı edebilir. Sevgilerini olağandışı bir şey kılarlarsa , bunu yalnızca kendilerine borçlu olurlar; başaramazlarsa kendilerini sevdiklerinin kusurlarıyla pek de mazur gösteremezler, tıpkı halk önderlerinin kendilerini halkın kusurlarıyla mazur gösteremeyecekleri gibi... Yüklendikleri sorumluluklar, kendilerine karşı olan sorumluluklardır. Bu sorumlulukların
kılına zarar gelmemesi için gösterdikleri o büyük çabayı, başka hiç kimse gösteremez.
Öbür büyük üretimlerde görüldüğü , başkalarının hafiflikle ele aldığı birçok şeye sevenlerin önem vermesi, sevginin doğası gereğidir; en hafif dokunuşlara , en fark edilmez
ara tonlarına...
Bunların en iyileri , sevgilerini diğer üretimlerle tam bir uyum içine sokmayı başarırlar; o zaman dostlukları yaygınlaşır, yaratıcılıkları çok kişiye yararlı hale gelir ve
üretici olan her şeye omuz verirler.
Bertolt Brecht