Sessiz ve mükemmel bir gece. Ve biri eksik biri her zaman eksik biri, geldiğinde bile eksik öyle eksildik ki yaşarken, ...bize dokunan herkesi eksiltiyoruz. Yalnızlığımızla çoğalıp kalabalığımızla eksiliyoruz ve öylesine kalabalık ki yalnızlığımız. Ne yana dönsek kendimize çarpıyoruz.
Hayat bize hep aynı şeyi öğretiyor ‘Mükemmel biri yok.’ Hepimiz kendimizde olmayanı arıyoruz. Ve hepimiz ancak kendimizde olanı buluyoruz. Gökyüzü karanlık ve yıldızlar parlıyor. Dürüst olduğunu söyleyenlerden mi korkmalıyız, yoksa yalancı olduğunu söyleyenlerden mi? Kendimizi kimden sakınmalıyız? Ve kendimizi sakınmalı mıyız? Neden dürüst birine , güvenebileceğimiz birine bu kadar ihtiyacımız var. Kendimize ve dürüstlüğümüze güvenemediğimiz için mi? Bizi dürüstlüğün gerçekten var olduğuna inandırması bizi de dürüstlüğün güvenilir sularına çekmesi için mi insanlara dürüst olmaları için yalvarıyoruz?
Hiç yalan söylemeyen belki de başkasının yalan söyleyebileceğini hiç düşünmez. İhaneti aklından geçirmeyen başkasının da ihanetinden o kadar kuşkulanmaz
Ve ne kadar kalabalık yalnızlığımız. Herkeste kendimize çarpıyoruz. Kara ipekten bir yorgan gibi üstümü örtüyor, iğde kokuları, limon çiçeklerinin incecik kokusu, kızıllığı karanlığın içinde bile sezilen sardunyalar, minicik saplarının ucunda sessizce duran minicik güller, çiçeklenmemiş bir hanımeli. Sessiz sakin ve mükemmel bir gece. Ve ne kadar kalabalık yalnızlığımız. Ne tarafa dönsek kendimize çarpıyoruz...