İNSAN DÜŞÜNEN VARLIKTIR.
31 Ekim 2010 Pazar
Ve ne kadar kalabalık yalnızlığımız...
Sessiz ve mükemmel bir gece.
Ve biri eksik
biri her zaman eksik
biri, geldiğinde bile eksik
öyle eksildik ki yaşarken,
...bize dokunan herkesi eksiltiyoruz.
Yalnızlığımızla çoğalıp kalabalığımızla eksiliyoruz
ve öylesine kalabalık ki yalnızlığımız.
Ne yana dönsek kendimize çarpıyoruz.
Hayat bize hep aynı şeyi öğretiyor
‘Mükemmel biri yok.’
Hepimiz kendimizde olmayanı arıyoruz.
Ve hepimiz ancak kendimizde olanı buluyoruz.
Gökyüzü karanlık ve yıldızlar parlıyor.
Dürüst olduğunu söyleyenlerden mi korkmalıyız,
yoksa yalancı olduğunu söyleyenlerden mi?
Kendimizi kimden sakınmalıyız?
Ve kendimizi sakınmalı mıyız?
Neden dürüst birine ,
güvenebileceğimiz birine
bu kadar ihtiyacımız var.
Kendimize ve dürüstlüğümüze güvenemediğimiz için mi?
Bizi dürüstlüğün gerçekten var olduğuna inandırması
bizi de dürüstlüğün güvenilir sularına çekmesi için mi
insanlara dürüst olmaları için yalvarıyoruz?
Hiç yalan söylemeyen belki de
başkasının yalan söyleyebileceğini hiç düşünmez.
İhaneti aklından geçirmeyen
başkasının da ihanetinden o kadar kuşkulanmaz
Ve ne kadar kalabalık yalnızlığımız.
Herkeste kendimize çarpıyoruz.
Kara ipekten bir yorgan gibi üstümü örtüyor,
iğde kokuları, limon çiçeklerinin incecik kokusu,
kızıllığı karanlığın içinde bile sezilen sardunyalar,
minicik saplarının ucunda sessizce duran minicik güller,
çiçeklenmemiş bir hanımeli.
Sessiz sakin ve mükemmel bir gece.
Ve ne kadar kalabalık yalnızlığımız.
Ne tarafa dönsek kendimize çarpıyoruz...
AHMET ALTAN
30 Ekim 2010 Cumartesi
Korkuyorum senden
Sana büyük bir sır söyleyeceğim
Korkuyorum senden
Korkuyorum yanınsıra gidenden
Pencerelere doğru akşam üzeri
El kol oynatışından
... Söylenmeyen sözlerden
Korkuyorum hızlı-yavaş zamandan
Korkuyorum senden
Sana büyük bir sır söyleyeceğim
Kapat kapıları
Ölmek daha kolaydır, sevmekten
Bundandır işte benim yaşamaya
katlanmam
sevgilim...
aragon
29 Ekim 2010 Cuma
Bir Aldatma Hikayesi...!
Bir adam anlatıyor ve bir avukat dinliyor:
Karımı 1998'in sonbaharında kaybettim.Yedi senelik evliliğ......imizin iki senesini kanser tedavisi için hastanelerde geçirmiştik. Karım , her evlilik yıldönümümüzde ikimizin fotoğrafını çerçeveler, "Bunlar bizim hayatımızın gölgeleri" derdi..
Öldüğünde, yedi tane resmimiz vardı. 97'in bir gecesinde onu aldattım. Oysa ona sürekli onu ne kadar çok sevdiğimi ve sonsuza kadar sadık kalacağımı söylerdim.
Ölmeden iki hafta önce yine aynı şeyi tekrarladım. Tuhaf bir gülümsemeyle baktı bana ve sadece "Biliyorum" dedi.
İzmir'e kar yağdığı gün, yani bir ay önce, evdeydim. Fotoğraflarımıza bakıyordum yine... Her çerçevenin altında bir harf olduğunu ilk kez o gün fark ettim. A.R.K.A.S.I.N.. Gerisi için yılları yetmemişti. Ama sanırım "Arkasına bak" yazmaya filan niyetlenmişti. Hemen çerçevelerin arkasına baktım. Hiçbir şey yoktu. Sonra birşey dürttü beni, hepsini teker teker söktüm.
İnanabiliyormusunuz, herbirinin arkasından bir mektup çıktı! Geçirdiğimiz her sene için sevgi dolu sözler yazmıştı. 1997'deki resmimizin içinden çıkan zarf ise simsiyahtı. Ve içinden şu sözler çıktı: "14 Mart1997/Gözlerin bana başka birine dokunmuş gibi baktı /Söylemene gerek yok,biliyorum..." 2002'deyiz..
Onu kaybedeli 4, aldatalı 5 yıl oluyor. İçim acıyor şimdi.
Çünkü kadınlar biliyor, hissediyor.
Karımı 1998'in sonbaharında kaybettim.Yedi senelik evliliğ......imizin iki senesini kanser tedavisi için hastanelerde geçirmiştik. Karım , her evlilik yıldönümümüzde ikimizin fotoğrafını çerçeveler, "Bunlar bizim hayatımızın gölgeleri" derdi..
Öldüğünde, yedi tane resmimiz vardı. 97'in bir gecesinde onu aldattım. Oysa ona sürekli onu ne kadar çok sevdiğimi ve sonsuza kadar sadık kalacağımı söylerdim.
Ölmeden iki hafta önce yine aynı şeyi tekrarladım. Tuhaf bir gülümsemeyle baktı bana ve sadece "Biliyorum" dedi.
İzmir'e kar yağdığı gün, yani bir ay önce, evdeydim. Fotoğraflarımıza bakıyordum yine... Her çerçevenin altında bir harf olduğunu ilk kez o gün fark ettim. A.R.K.A.S.I.N.. Gerisi için yılları yetmemişti. Ama sanırım "Arkasına bak" yazmaya filan niyetlenmişti. Hemen çerçevelerin arkasına baktım. Hiçbir şey yoktu. Sonra birşey dürttü beni, hepsini teker teker söktüm.
İnanabiliyormusunuz, herbirinin arkasından bir mektup çıktı! Geçirdiğimiz her sene için sevgi dolu sözler yazmıştı. 1997'deki resmimizin içinden çıkan zarf ise simsiyahtı. Ve içinden şu sözler çıktı: "14 Mart1997/Gözlerin bana başka birine dokunmuş gibi baktı /Söylemene gerek yok,biliyorum..." 2002'deyiz..
Onu kaybedeli 4, aldatalı 5 yıl oluyor. İçim acıyor şimdi.
Çünkü kadınlar biliyor, hissediyor.
RAKI!!!
RAKI!!! meret öyle bir meretki, acıyla içilir,tatlıyla içilir, neseyle içilir, aglayarak içilir, kavunla içilir, peynırle içilir,
ikisi beraber cok guzel içilir, yemekle
içilir, mezeyle içilir,suyla içilir, susuz
içilir, sodayla içilir.
AMA ISTE, bırtek SALAKLA içilmez..... N.Hıkmet RAN
28 Ekim 2010 Perşembe
Suçluyuz..
27 Ekim 2010 Çarşamba
FIKRA :)) İnek Kıyafeti :ANLAYANA
Bir gün Temel ve Dursun bakmışlar Türkiye'de iş yok Almanya'ya gitmeye karar vermişler ama ceplerind...e para yok...
O zamanlarda Almanya'ya hayvanlar bedava gidiyolarmış, bunlarda neleri
varsa satıyolar ve bir inek kostümü alıyorlar.
varsa satıyolar ve bir inek kostümü alıyorlar.
Temel öne Dursun'da arkaya geçiyor ve gümrüğe
gidiyolar gümrükteki memur bunlari bir test edeyim diyor ve ineğin önüne bi tomar saman getiriyor "sen gerçek ineksen bu samanları yersin" diyor. Temel mecburen yiyor ondan sonra memur bir kova su getiriyor "eğer sen gerçek ineksen bunu içersin diyor" ve Temel içiyor.. Memur bu sefer bi tomar taze ot getiriyor ve ineğin önüne koyuyor Temel mecburen yiyor...
gidiyolar gümrükteki memur bunlari bir test edeyim diyor ve ineğin önüne bi tomar saman getiriyor "sen gerçek ineksen bu samanları yersin" diyor. Temel mecburen yiyor ondan sonra memur bir kova su getiriyor "eğer sen gerçek ineksen bunu içersin diyor" ve Temel içiyor.. Memur bu sefer bi tomar taze ot getiriyor ve ineğin önüne koyuyor Temel mecburen yiyor...
Artık Temel şişiyor ve bir lokma bir sey yiyemez hale geliyor. Ama bu sırada Temel başlıyor gülmeye.
Dursun merak ediyor. Soruyor
"ula Temel neden gülirsen?"
Temel de cevap verir
"memur bizim gerçek inek olup olmadığımızı anlamak için bir tane öküz getiriyor"
FIKRA :)) Aldatıyorsam Sebebi var :))
Alışveristen sonra evine dönen kadın, kocasını yatakta genç ve güzel bir kadınla yakalayınca dehşete...
düşer.
düşer.
Ortalığı dağıtmaya kalkışacağı sırada kocası onu durdurur. "..Şöyle açıklayabilirim..." der..
Eve dönerken bu zavallı kızı gordum. Çok yorulmuştu. Onu arabama aldım. Karnı da acıkmıştı, o yüzden onu eve getirdim ve senin buzdolabında unuttuğun rostoyu pişirdim.
Eve dönerken bu zavallı kızı gordum. Çok yorulmuştu. Onu arabama aldım. Karnı da acıkmıştı, o yüzden onu eve getirdim ve senin buzdolabında unuttuğun rostoyu pişirdim.
Kızın ayakkabıları delinmişti. Modası gecti diye artık giymediğin ayakkabılarından bir çift verdim ona.
Üşümüştü, o yüzden sana doğum gününde aldığım, fakat rengini beğenmediğin için hiç giymediğin süveteri ona verdim.
Kızın pantolonu parça parça olmustu, artık senin kalçalarının sığmadığı bir pantolonunu da
verdim.
verdim.
Tam çıkmak üzereyken bana "Karınızın artık kullanmadığı baska bir şey var mı bu evde? diye
sordu..
sordu..
Ve işte buradayız..
* Kimi der ki kadın uzun kış gecelerinde yatmak içindir. Kimi der ki kadın, yeşil bir harman yerinde, dokuz zilli köçek gibi oynatmak içindir..Kimi der ki ayalimdir, boynumda taşıdığım vebalimdir. Kimi der ki hamur yoğuran ; Kimi der ki çocuk doğuran..Ne o, ne bu, ne döşek, ne köçek, ne ayal, ne vebal ; O benim kolları...m, bacaklarım, başımdır, yavrum, annem, karım, kız kardeşim, hayat arkadaşımdır...*
Nazım Hikmet
26 Ekim 2010 Salı
Yitirdiğin her
şeyde kazandığın bir şey vardır.
Kazandığın her şeyde biraz yitirdiklerin.Bu yüzden birileri ısınıp dururken dinmez üşümelerin. Hayat karşına nasıl çıkarsa çıksın,seni ne kadar yıpratırsa yıpratsın sakın vazgeçme.
Ve unutma;eğer hayallerin olmazsa bir gün
... başkasının hayali olamazsın...
YILMAZ ODABAŞI –
25 Ekim 2010 Pazartesi
Neden hayatında biri yok diye soranlara: Hani bazen durakta belli bir
otobüsü beklersiniz ya on dakika, onbeş dakika, yirmi dakika
beklersiniz gelmez. Bu arada başka alternatiflerde geçer ama
binmezsiniz. Nede olsa "beklemişsinizdir o kadar" boşa gitsin
istemezsiniz. Sormayın artık bana.! Herhangi biriyle değil,
... beklediğime “değecek” olanla devam etmeliyim bu yola!Durakta
yaşlanmak olsa da işin ucunda.
"Can Yücel"
7 NUMARA
Keşke hep masum kalsaydın benim için,
...Uzaktan ve duvarlara dayanarak izleseydim seni,
Keşke tanışmamıza hiç fırsat olmasaydı,
Ve seni hayatıma şeker misali karıştırmasaydım,
Hayat kavramım senden ibaret olmasaydı keşke,
Seni hayatımın öznesi yaptım da ne oldu?
Her gece bir acı, her anımda yaralı bir kalp..
Öznesi olmayan bir hayata mahkûm bir nesne kaldım sayende,
Oysa ne kadar masumdun önceleri,
Bir gülerdin dünya gülerdi sanki,
Kazara göz göze gelsek yıkılırdı içim,
Öpülesi bir el uzanırdı tenime.
Dokunurdu içime işlercesine..
Ne güzeldi eskiden, uzaktan seyreder,
En yakınlarıma anlatırdım seni,
Ne masumdun sen bana...
Aniden çıkınca karşıma,
Yağmuruna kavuşmuş toprak misali sevindi yüreğim...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)