İNSAN DÜŞÜNEN VARLIKTIR.
26 Eylül 2010 Pazar
Bir Şehirde Tıramvaylarla Yapılmış Gece Gezintileri Üstüne
neler vermezdik işitmiyelim diye birbirimizin ayak sesini. Acıyoruz, sövüyoruz birbirimize içimizden ama birbirimizi sevmiyoruz çünkü inanmıyoruz birbirimize.
25 Eylül 2010 Cumartesi
LAVİNİA
Özdemir ASAF(1923 - 1981)
"Güçlü olmanın türlü yolları vardır, dürüst olmanın bir tek."
Özdemir ASAF
Sana gitme demeyeceğim.
Üşüyorsun ceketimi al.
Günün en güzel saatleri bunlar.
Yanımda kal.
Sana gitme demeyeceğim.
Gene de sen bilirsin.
Yalanlar istiyorsan yalanlar söyleyeyim,
İncinirsin.
Sana gitme demeyeceğim.
Ama gitme Lavinia.
Adını gizleyeceğim,
Sen de bilme Lavinia
Konfüçyüs
Konfüçyüs M.Ö. 551- 479 arasında yaşamış bir filozoftur.Konfüçyüs hayatı boyunca insanları iyiye,doğruya ve şerefli yaşamaya yöneltmeye çalışmıştır.Konfüçyüs'ün bu ahlaki öğretileri konfüçyanizm adında bir din haline de gelmiştir.Konfüçyanizm bir din olmaktan daha çok ahlaki öğretiler sistemi olarak algılanmıştır.
Konfüçyüs'e göre hayatta 5 fazilet vardır ;
- İyilik yapmak
- Güvenilir bir insan olmak
- Dürüst olmak
- Terbiyeli olmak
- Tedbirli davranmak
Konfüçyüs'ün Dokuz Düşüncesi
Konfüçyüs der ki:
"Egitimli insanların dokuz düşüncesi vardır;
*Baktıklarında,berrak görmeyi düşünürler...
*Dinlediklerinde,iyi duymayı düşünürler...
*Görünüşleri,bakımından sıcak olmayı düşünürler...
*Davranışlarında,saygılı olmayı düşünürler...
*Konuşmlarında,doğru olmayı düşünürler...
*İşlerinde,ciddi olmayı düşünürler...
*Kuşkuya düştüklerinde,soruları nasıl soracaklarını düşünürler...
*Öfkelendiklerinde,sorunları düşünürler...
*Kazancı gördüklerinde,adaleti düşünürler..."
*Dinlediklerinde,iyi duymayı düşünürler...
*Görünüşleri,bakımından sıcak olmayı düşünürler...
*Davranışlarında,saygılı olmayı düşünürler...
*Konuşmlarında,doğru olmayı düşünürler...
*İşlerinde,ciddi olmayı düşünürler...
*Kuşkuya düştüklerinde,soruları nasıl soracaklarını düşünürler...
*Öfkelendiklerinde,sorunları düşünürler...
*Kazancı gördüklerinde,adaleti düşünürler..."
» Yoksul bir gence gerçekten yardım etmek istiyorsanız ona balık tutup vermeyin,balık tutmasını ögretin.Balık vererek bir ögün,balık tutmasını ögreterek bir ömür karnını doyurabilirsiniz..
» Herşey bir güzelliğe sahiptir fakat bunu herkes göremez...
» İnsanları niçin öldürüyosunuz,biraz bekleyin zaten ölecekler..
» Çizik bir elmas,çizik olmayan bir çakıl taşından daha iyidir...Elmas nasıl
» Olgun insan güzel söz söyleyen değil, söylediğini yapan ve yapabileceğini söyleyen adamdır.
» Elmas nasıl yontulmadan kusursuz olmazsa, insan da acı çekmeden olgunlaşmaz...
» Kelimelerin gücünü anlamadan, insanların gücünü anlayamazsınız...
» Konuşmaya değer insanlarla konuşmazsan insanları,konuşmaya değmez insanlarla konuşmazsan kelimeleri yitirirsin.Sen öyle biri ol ki ne insanları ne de kelimeleri yitir...
» Mutlu olmak için içinde bulunduğunuz andan daha iyi bir zaman olduğuna karar vermek için beklemekten vazgeçin.Mutluluk bir varış değil,bir yolculuktur.Pek çokları mutluluğu insandan daha yüksekte ararlar, bazıları da daha alçakta.Oysa mutluluk insanın boyu hizasındadır...
» Bende 1 yumurta var, sende 1 yumurta var. Ben sana 1 yumurta versem, sen bana bir yumurta versen, bende 1 yumurta sende 1 yumurta olur.Bende 1 bilgi var, sende 1 bilgi var. Ben sana 1 bilgi versem, sen bana 1 bilgi versen, bende 2 bilgi, sende de 2 bilgi olur.
» Ya bir yol bul, ya bir yol aç, ya da yoldan çekil.
Konfüçyüs
KORKU
SEVGİLİ
Zaman nasıl akıp gidiyor
insanlar maskelerini ne çok seviyor
yıllarca bir yalanla bir ömür geçiyor da
hiç kimse yok bir tek günü sonuna kadar yaşamaya
...mecbursun yalnızlığa
oysa sevgili,bir tek sevgili
İçimdeki fırtına ele geçirdi beni
Bir gün baktım hiç korkmadan aynaya
orda yeniden gördüm kendimi
işte sevgili,bir tek sevgili
nasıl değiştirir dünyanın gerçeğini
şimdi asla pişman değilim
yaşadığım her şeyin bedelini ödedim
nasıl olsa bir gün gelir duygular bulur yerini
hem cehennem hem de cennet yeryüzünün mevsimleri
o kadar şey değişti ki
artık kimse masum değil
duygular çok eskidi
o zamanlar biz ne güzel çocuklardık
dünyaya aydınlık gözlerle bakardık
ve işte o zaman kırdığın bu kalp
şimdi kırıyor başka kalpleri
aşkta kazanmak dedikleri kaybetmektir birçok şey.
Murathan MUNGAN
OĞLUMA HİKAYELER
Küçük İskender
Bir gün kaldığın yerden başlayacaksın,
Bir gün kaldığın yerden başlayacaksın,
Biri seni bulacak.
Önce korkacaksın eski acılara yakalanmakt...an,
Biraz ürkeceksin,
Ne kadar dirensen de nafile.
İnsansın sonuçta, seveceksin.
Eski acılara bakıp da küsme sevdalara,
Gâvura kızıp da oruç bozulmaz.
Sök at kafandan acabaları,
Bir kemik aynı yerden iki defa kırılmaz...
Biri seni bulacak.
Önce korkacaksın eski acılara yakalanmakt...an,
Biraz ürkeceksin,
Ne kadar dirensen de nafile.
İnsansın sonuçta, seveceksin.
Eski acılara bakıp da küsme sevdalara,
Gâvura kızıp da oruç bozulmaz.
Sök at kafandan acabaları,
Bir kemik aynı yerden iki defa kırılmaz...
15 Eylül 2010 Çarşamba
İnancınızı, güveninizi, ümidinizi hiç kaybetmeyin...
Köy sakinleri yağmur duasına çıkmışlardı. Bütün köy ahalisi toplandı. İçlerinden birinde şemsiye vardı Bu İNANÇTIR...
Babalar bebeklerini havaya hoplatır, çocuklar gülmekten bayılır. Yere düşeceklerini akıllarına bile getirmezler. Çünkü babaları onu tutacaktır.
Bu GÜVENDİR...
Bu GÜVENDİR...
Yatağımıza girerken yarın uyanıp yaşamaya devam ............edeceğimize dair teminatımız yoktur. Ama yine de ertesi güne dair planlar yaparız.
Bu ÜMİTTİR...
İnancınızı, güveninizi, ümidinizi hiç kaybetmeyin...
Bu ÜMİTTİR...
İnancınızı, güveninizi, ümidinizi hiç kaybetmeyin...
Senin için yasak dediler...
Senin için yasak dediler…
-Yasaklar çiğnenmek içindir dedim.
Senin için imkansız dediler…
-Önemli olan imkansızı başarmak dedim….
Senin için olmaz dediler…
-Dünya da olmayacak şey yok dedim.
Senin için zor dediler…
-Kolay olsaydı değeri olmazdı dedim.
Onda bulduğun nedir ki dediler…
-Herkeste arayıp bulamadığım dedim.
Senin için o ne dediler…
-Hayattaki gülen yüzüm dedim.
Ona öyle nasıl bağlandın dediler…
-Ben değil o ”bağladı” dedim.
Oda senin gibi sevdimi dediler…
İşte cevap veremediğim tek şey buydu.
Eğer bunu bilmiyorsan vazgeç dediler…
-”Vazgececek olsaydım sevmezdim” dedim….
CAN YÜCEL
-Yasaklar çiğnenmek içindir dedim.
Senin için imkansız dediler…
-Önemli olan imkansızı başarmak dedim….
Senin için olmaz dediler…
-Dünya da olmayacak şey yok dedim.
Senin için zor dediler…
-Kolay olsaydı değeri olmazdı dedim.
Onda bulduğun nedir ki dediler…
-Herkeste arayıp bulamadığım dedim.
Senin için o ne dediler…
-Hayattaki gülen yüzüm dedim.
Ona öyle nasıl bağlandın dediler…
-Ben değil o ”bağladı” dedim.
Oda senin gibi sevdimi dediler…
İşte cevap veremediğim tek şey buydu.
Eğer bunu bilmiyorsan vazgeç dediler…
-”Vazgececek olsaydım sevmezdim” dedim….
CAN YÜCEL
KADERİNİ SEV - BELKİ SENİNKİ EN İYİSİDİR...
Deniz kıyısında bir ihtiyar taşçı kayayı yontmaktadır.
Güneş onu yakıp kavurur.
O da Tanrı'ya yakarır keşke güneş olsaydım diye.
"Ol" der Tanrı. Güneş oluverir.
Fakat bulutlar gelir örter güneşi, hükmü kalmaz.
Bulut olmak ister. "Ol" der Tanrı. Bulut olur.
Rüzgar alır götürür bulutu, rüzgarın oyuncağı olur.
Rüzgar olmak ister bu kez. Ona da "Ol" der Tanrı.
Rüzgar her yere egemen olur, fırtına olur, kasırga olur.
Herşey karşısında eğilir.
Tam keyfi yerindeyken koca bir kayaya rastlar.
Ordan eser burdan eser, kaya bana mısın demez!
Bildiniz ... Tanrı kaya olmasına da izin verir.
Dimdik ve güçlü durmaktadır artık dünyaya karşı...
Sırtında bir acı ile uyanır...
Bir ihtiyar taşçı kayayı yontmaktadır...
'KADERİNİ SEV, BELKİ SENİNKİ EN İYİSİDİR...'
Amor Fati - NIETZSCHE
Güneş onu yakıp kavurur.
O da Tanrı'ya yakarır keşke güneş olsaydım diye.
"Ol" der Tanrı. Güneş oluverir.
Fakat bulutlar gelir örter güneşi, hükmü kalmaz.
Bulut olmak ister. "Ol" der Tanrı. Bulut olur.
Rüzgar alır götürür bulutu, rüzgarın oyuncağı olur.
Rüzgar olmak ister bu kez. Ona da "Ol" der Tanrı.
Rüzgar her yere egemen olur, fırtına olur, kasırga olur.
Herşey karşısında eğilir.
Tam keyfi yerindeyken koca bir kayaya rastlar.
Ordan eser burdan eser, kaya bana mısın demez!
Bildiniz ... Tanrı kaya olmasına da izin verir.
Dimdik ve güçlü durmaktadır artık dünyaya karşı...
Sırtında bir acı ile uyanır...
Bir ihtiyar taşçı kayayı yontmaktadır...
'KADERİNİ SEV, BELKİ SENİNKİ EN İYİSİDİR...'
Amor Fati - NIETZSCHE
İnsan sevdiğine götürdüğünü sayar mı hiç?
Bir gün bir derviş, bir kucak dolusu elma ile bayırlar asan
bir genç kıza rastlamış...
Bozkırın sıcağında yorgunluktan al almış kızın yanakları.
"Nereye gidersin? Ne doldurdun kucağına?" diye sormuş derviş.
Uzak bir tarlayı işaret etmiş kız.
"Sevdiğim çalışıyor orada. Ona elma götürüyorum."
"Kaç tane?" diye soruvermiş baba derviş.
Kız şaşkın:
"İnsan sevdiğine götürdüğü şeyi sayar mı hiç?"
Usulca kırıvermiş elindeki tespihi derviş...!
bir genç kıza rastlamış...
Bozkırın sıcağında yorgunluktan al almış kızın yanakları.
"Nereye gidersin? Ne doldurdun kucağına?" diye sormuş derviş.
Uzak bir tarlayı işaret etmiş kız.
"Sevdiğim çalışıyor orada. Ona elma götürüyorum."
"Kaç tane?" diye soruvermiş baba derviş.
Kız şaşkın:
"İnsan sevdiğine götürdüğü şeyi sayar mı hiç?"
Usulca kırıvermiş elindeki tespihi derviş...!
KADIN DENİLEN KAYIP KITA
Kadın denilen kayıp kıtayı keşfe çıkan milyonlarca erkek, çoğu zaman eli boş döner açık denizlerdeki bu nafile seferlerinden.
Kadın denilen kayıp kıtayı keşfettiğini sananlarsa bir süre sonra, (belki birkaç sene, belki birkaç saat) ayak bastıkları kıtayı bambaşka bir iklime bürünmüş bulunca, Kolomb sendromuyla "Acaba yanlış kıtada mıyım? " telaşına kapılırlar.
Oysa genellikle kıta değildir yanlış olan; kâşifin kıtayı algılayış biçimidir. Asgari topografya bilgisinden yoksun oluşudur. Kıta'nın bazen kâşife göre mevsim değiştirebilen, aynı anda birkaç iklimi bir arada yaşayabilen potansiyelini algılayamayışıdır.
Güverteden karanın görünüşüyle, kıtadan kâşifin görünüşü arasındaki farkı kavrayamayışıdır. Bu pusula hatasından ötürü, kaç erkek olağanüstü bir keşfin kenarından dönmüştür, kaç kaşif, henüz keşfetmediği kıtaları yok sayarak gerçek yüzölçümünü bilmeden, yaşadığı bir kıtanın kıyısında tüketmiştir nihayetini kim bilir?
Ve kim bilir kaç kıta uzaktan gülümseyerek izlemiştir çevrede kendisini arayan şaşkın kâşiflerin nafile turlarını?...
Can Yücel
Kadın denilen kayıp kıtayı keşfettiğini sananlarsa bir süre sonra, (belki birkaç sene, belki birkaç saat) ayak bastıkları kıtayı bambaşka bir iklime bürünmüş bulunca, Kolomb sendromuyla "Acaba yanlış kıtada mıyım? " telaşına kapılırlar.
Oysa genellikle kıta değildir yanlış olan; kâşifin kıtayı algılayış biçimidir. Asgari topografya bilgisinden yoksun oluşudur. Kıta'nın bazen kâşife göre mevsim değiştirebilen, aynı anda birkaç iklimi bir arada yaşayabilen potansiyelini algılayamayışıdır.
Güverteden karanın görünüşüyle, kıtadan kâşifin görünüşü arasındaki farkı kavrayamayışıdır. Bu pusula hatasından ötürü, kaç erkek olağanüstü bir keşfin kenarından dönmüştür, kaç kaşif, henüz keşfetmediği kıtaları yok sayarak gerçek yüzölçümünü bilmeden, yaşadığı bir kıtanın kıyısında tüketmiştir nihayetini kim bilir?
Ve kim bilir kaç kıta uzaktan gülümseyerek izlemiştir çevrede kendisini arayan şaşkın kâşiflerin nafile turlarını?...
Can Yücel
ESKİDENDİ,ÇOK ESKİDEN...
.
Hani erken inerdi karanlık,
Hani yağmur yağardı inceden,
Hani okuldan, işten dönerken,
Işıklar yanardı evlerde,
Eskidendi, çok eskiden.
Hani ay herkese gülümserken,
Mevsimler kimseyi dinlemezken...
Hani çocuklar gibi zaman nedir bilmezken,
Eskidendi, çok eskiden.
Hani hepimiz arkadaşken,
Hani oyunlar tükenmemişken,
Henüz kimse bize ihanet etmemiş,
Biz kimseyi aldatmamışken,
Eskidendi, çok eskiden.
Hani şarkılar bizi bu kadar incitmezken,
Hani körkütük sarhoşken gençliğimizden,
Daha biz kimseye küsmemiş,
Daha kimse ölmemişken,
Eskidendi, çok eskiden.
Şimdi ay usul, yıldızlar eski
Hatıralar gökyüzü gibi gitmiyor üstümüzden
Geçen geçti,
Geçen geçti,
Geceyi söndür kalbim
Geceler de gençlik gibi eskidendi
Şimdi uykusuzluk vakti...
-MURATHAN MUNGAN-
Hani erken inerdi karanlık,
Hani yağmur yağardı inceden,
Hani okuldan, işten dönerken,
Işıklar yanardı evlerde,
Eskidendi, çok eskiden.
Hani ay herkese gülümserken,
Mevsimler kimseyi dinlemezken...
Hani çocuklar gibi zaman nedir bilmezken,
Eskidendi, çok eskiden.
Hani hepimiz arkadaşken,
Hani oyunlar tükenmemişken,
Henüz kimse bize ihanet etmemiş,
Biz kimseyi aldatmamışken,
Eskidendi, çok eskiden.
Hani şarkılar bizi bu kadar incitmezken,
Hani körkütük sarhoşken gençliğimizden,
Daha biz kimseye küsmemiş,
Daha kimse ölmemişken,
Eskidendi, çok eskiden.
Şimdi ay usul, yıldızlar eski
Hatıralar gökyüzü gibi gitmiyor üstümüzden
Geçen geçti,
Geçen geçti,
Geceyi söndür kalbim
Geceler de gençlik gibi eskidendi
Şimdi uykusuzluk vakti...
-MURATHAN MUNGAN-
BİZLER SUSUYORDUK
Bilmek acı çekmektir.Ve bildik;
Karanlıktan çıkıp gelen her haber
Gereken acıyı verdi bize!
Gerçeklere dönüştü bu dedikodu,
...Karanlık kapıyı tuttu aydınlık,
Değişime uğradı acılar.
Gerçek bu ölümde yaşam oldu.
Ağırdı sessizliğin çuvalı...
Pablo NERUDA
NEYİ BAŞARIYORUZ ?
“Daha yüksek binalarımız, ama daha kısa sabrımız var;
Daha geniş oto yollarımız, ama daha dar bakış açılarımız var.
Daha çok harcıyoruz, ama daha az şeye sahibiz;
Daha fazla satın alıyoruz, ama daha az hoşnut kalıyoruz.
Daha büyük evlerimiz, ama daha küçük ailelerimiz;
...Daha çok ev gereçleri, ama daha az zamanımız var.
Daha çok eğitimimiz, ama daha az sağduyumuz;
Daha fazla bilgimiz, ama daha az bilgeliğimiz var.
Daha çok uzmanımız, ama yine de daha çok sorunumuz;
Daha çok ilacımız, ama daha az sağlığımız var.
Çok fazla alkol ve sigara tüketiyoruz, çok savurganca para harcıyoruz,
Çok az gülüyoruz, çok hızlı araba kullanıyor, çok çabuk kızıyoruz,
Çok geç saatlere kadar oturuyor, çok yorgun kalkıyoruz,
Çok az okuyor çok fazla TV izliyoruz ve çok ender şükrediyoruz.
Mal varlıklarımızı çoğalttık, ama değerlerimizi azalttık.
Çok konuşuyoruz, çok az seviyoruz ve çok sık nefret ediyoruz.
Geçimimizi sağlamayı öğrendik, ama yaşam kurmayı öğrenemedik.
Yaşamımıza yıllar kattık, ama yıllara yaşam katamadık.
Dış Uzayı fethettik, ama iç dünyamızı edemedik.
Daha büyük işler yaptık, ama daha iyi işler yapamadık.
Havayı temizledik, ama ruhumuzu kirlettik.
Atoma hükmettik, ama önyargılarımıza edemedik.”
(George Carlin)
Daha geniş oto yollarımız, ama daha dar bakış açılarımız var.
Daha çok harcıyoruz, ama daha az şeye sahibiz;
Daha fazla satın alıyoruz, ama daha az hoşnut kalıyoruz.
Daha büyük evlerimiz, ama daha küçük ailelerimiz;
...Daha çok ev gereçleri, ama daha az zamanımız var.
Daha çok eğitimimiz, ama daha az sağduyumuz;
Daha fazla bilgimiz, ama daha az bilgeliğimiz var.
Daha çok uzmanımız, ama yine de daha çok sorunumuz;
Daha çok ilacımız, ama daha az sağlığımız var.
Çok fazla alkol ve sigara tüketiyoruz, çok savurganca para harcıyoruz,
Çok az gülüyoruz, çok hızlı araba kullanıyor, çok çabuk kızıyoruz,
Çok geç saatlere kadar oturuyor, çok yorgun kalkıyoruz,
Çok az okuyor çok fazla TV izliyoruz ve çok ender şükrediyoruz.
Mal varlıklarımızı çoğalttık, ama değerlerimizi azalttık.
Çok konuşuyoruz, çok az seviyoruz ve çok sık nefret ediyoruz.
Geçimimizi sağlamayı öğrendik, ama yaşam kurmayı öğrenemedik.
Yaşamımıza yıllar kattık, ama yıllara yaşam katamadık.
Dış Uzayı fethettik, ama iç dünyamızı edemedik.
Daha büyük işler yaptık, ama daha iyi işler yapamadık.
Havayı temizledik, ama ruhumuzu kirlettik.
Atoma hükmettik, ama önyargılarımıza edemedik.”
(George Carlin)
13 Eylül 2010 Pazartesi
Sevmekten Ne Zaman Vazgeçtim?
Kötü günümde yanımda olmadığın zaman vazgeçtim.
Canın sıkıldığında benimle paylaşmadığını, kırılacak veya tedirgin olacak olsam bile düşüncelerini açıkça söylemediğini anladığım zaman vazgeçtim.
Bana yalan söylediğini anladığım zaman vazgeçtim.
...
Gözlerime baktığında kalbinle bakmadığını ve bana hala söylemediğin şeyler olduğunu hissettiğimde vazgeçtim.
Her sabah benimle uyanmak istemediğini, geleceğimizin hiçbir yere gitmediğini anladığım zaman vazgeçtim.
Düşüncelerime ve değerlerime değer vermediğin için vazgeçtim.
Ağrılarımı dindirecek sıcak sevgiyi bana vermediğinde vazgeçtim.
Sadece kendi mutluluğunu ve geleceğini düşünerek beni hiçe saydığın için vazgeçtim.
Tablolarımda artık kendimi mutlu çizemediğim ve tek neden "sen" olduğun için vazgeçtim.
Bencil olduğun için vazgeçtim.
Bunlardan sadece bir tanesi senden vazgecmem için yeterli değildi, çünkü sevgim yüceydi.
Ama hepsini düşündüğümde senin benden çoktan vazgeçtiğini anladım.
Bu yüzden ben de senden vazgeçtim.
Küçük İskender
nietzsche
Gidene kal demeyeceksin.
Gidene kal demek zavallılara,
Kalana git demek terbiyesiz...lere,
Dönmeyene dön demek acizlere,
Hak edene git demek asillere yakışır.
Kimseye hak etmediğinden fazla değer verme,
yoksa değersiz olan hep sen olursun...
Düşün...
Kim üzebilir seni senden başka?
Kim doldurabilir içindeki boşluğu sen istemezsen?
Kim mutlu edebilir seni, sen hazır değilsen?
Kim yıkar, yıpratır sen izin vermezsen?
Kim sever seni, sen kendini sevmezsen?
Her şey sende başlar, sende biter...
Yeter ki yürekli ol, tükenme, tüketme, tükettirme içindeki yaşama sevgisini...
Hayat sana ekşi limonlar sunarsa, sen de tekila ve tuz iste ..
3 Eylül 2010 Cuma
NEFESİM NEFESİNE..
Senin İçin Yasak Dediler-YasakLar Çiğnenmek İçindir Dedim...
Senin İçin İmkansız DedilerÖnemli Olan İmkansızı Başarmak Dedim...
Senin İçin Olmaz Dediler- Dünya da Olmayacak Şey Yok Dedim...
Senin İçin Zor Dediler.- Kolay Olsaydı Değeri Olmazdı Dedim...
Onda Bulduğun Nedir ki Dediler.Herkeste Arayıp Bulamadığım De...dim...
Senin için O Ne Dediler. - Hayattaki Gülen Yüzüm Dedim...
Ona Öyle NasıL Bağlandın Dediler.- Ben Değil O ''Bağladı'' Dedim...
Oda Senin Gibi Sevdimi Dediler.- İşte Cevap Veremediğim Tek Şey Buydu...
Eğer Bunu Bilmiyorsan Vazgeç Dediler.- ''Vazgececek oLsaydım Sevmezdim'' Dedim.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)