İNSAN DÜŞÜNEN VARLIKTIR.

23 Eylül 2014 Salı

bizim mutluluğumuz başkalarının mutluluğunda gizlidir..




500 kişi bir seminerdeydi. 
birden konuşmacı durdu ve bir grup çalışması yapmaya karar verdi. herkese bir balon vererek başladı. herkes gazlı kalemle balonuna adını yazmalıydı. 
sonra bütün balonlar toplandı ve bir odaya kapatıldı. 
katılımcılar odaya alındı ve beş dakika içerisinde üzerine isimlerini yazdıkları balonları bulmaları söylendi.
herkes deli gibi kendi adını aramaya başladı, insanlar çarpıştılar, birbirlerini ittirdiler, tamamen bir kaos ortamı oluştu. 
beş dakikanın sonunda kimse kendi balonunu bulamamıştı. 
konuşmacı bu sefer herkesin bir balon almasını ve üzerinde ismi yazılı olan kişiye vermesini istedi. birkaç dakika içerisinde herkes kendi balonuna kavuşmuştu. 
konuşmacı dedi ki: 
"yaşamımızda bunu görüyoruz. herkes deli gibi mutluluğu arıyor ve nerede olduğunu bilmiyor. 
bizim mutluluğumuz başkalarının mutluluğunda gizlidir.. onlara mutluluk verin; sizin ki size gelir. ve insanların yaşam amacı da budur. mutluluğun peşinden gitmek...
alıntı

21 Eylül 2014 Pazar

ozan'ca


Her türlü pisliği temizleyen yağmur,  
beyinlerdeki pası,yüreklerdeki kiri neden temizlemez ?
ozan'ca

Yalnızlığım


Yalnızlığım kendisiyle o kadar barışık ki, 
tekrar mutsuz olmak istemiyor....
ozan'ca

GÜNÜN ANLAMI,




"Ne yaparsan yap, nasıl yaşarsan yaşa; ama gülebilmek 

için birini ağlatma ve çıkarların için hiçkimseyi satma!" 

Balzac

19 Eylül 2014 Cuma

İşte o zaman başlarsınız yaşamaya...




Ne zaman ki en sevdikleriniz yanıltır sizi,
Ne zaman ki birer birer düşürür maskesini,
Ne zaman ki yalnızlıktaki o muhteşem gücü 
keşfedersiniz,
İşte o zaman başlarsınız yaşamaya...

Charles Bukowski

YALNIZCA GÜNAHLARI OLANLARIN TANRILARI VARDIR..





10 Eylül 2014 Çarşamba

Bazı şeyler için artık sabrım yok!



Bazı şeyler için artık sabrım yok! Ukala biri haline geldiğim için değil, aksine hayatımda artık beni mutsuz eden ya da üzen şeyler ile vaktimi daha fazla kaybetmek istemediğim bir noktaya ulaştığım için…

Bazı şeyler için artık sabrım yok! Ukala biri haline geldiğim için değil, aksine hayatımda artık beni mutsuz eden ya da üzen şeyler ile vaktimi daha fazla kaybetmek istemediğim bir noktaya ulaştığım için…
Laf sokmalara, haddinden fazla eleştirilere ve hangi türden olursa olsun talep ve beklentilere artık sabrım yok.

Benden hoşlanmayan insanları memnun etmeye, beni sevmeyen insanları sevmeye ve bana gülümsemeyen insanlara gülümsemeye yönelik arzumu kaybettim.


Artık yalan söyleyen ve beni yönetmek isteyen insanlara bir tek dakika bile harcamak istemiyorum. 


Oyunların, ikiyüzlülüğün, sahtekarlıkların ve ucuz övgülerin olduğu ortamlarda bulunmak istemiyorum.

Çok bilmişliğe ve akademik ukalalığa tahammülüm yok.

Aynı şekilde boş dedikodulara da bulaşmak istemiyorum.

Uyuşmazlıklardan ve karşılaştırmalardan nefret ediyorum.

Farklılıklardan, hatta zıtlıklardan oluşan bir dünyaya inanıyorum,
bu nedenle katı ve toleransı olmayan olan insanlardan kaçınıyorum.

Arkadaşlıkta sadakatsizlikten ve ihanetten hoşlanmıyorum.

Birisine nasıl iltifat edileceğini ya da cesaretlendirmek için ne diyeceğini bilmeyen insanlarla bir arada olamıyorum.

Abartılar beni sıkıyor ve hayvanları sevmeyenleri kabullenmekte zorlanıyorum.

Ve her şeyin de üzerinde, sabrımı hak etmeyen hiç kimseye sabrım yok!”.
* Meryl Streep

7 Eylül 2014 Pazar

Ehline helaldir! Rakı sofrasından ayır uyarılar...


Pınar Tremblay

Erdoğanlaşan bir Kılıçdaroğlu var… Ve bu normal… Uç nokta söylemleri yeterince seçmenin ilgisini çekince “norm”laşırlar… yani hani Türkiye normalleşiyordu, sonunda da “Yeni Türkiye”ye kavuştuk ya, işte oradaki normlardan birisi gayri ihtiyari 12-13 yıldır izlediğimiz Erdoğan. Erdoğanlaşan liderleri görmek bu normalleşmenin sonucu…
Ve rakı… oyyy ooyyy ooyy… ne derin bir dertmiş meğer meyhane kültürümüz… Önce “İçkiyi yasaklamayan, sadece bizi muasır medeniyetler seviyesine getiren yasalarla”, akla zarar vergilerle, ve en önemlisi değişen anlayışımızla meyhanelerden koparıyorlar….Öyle ki, içki içen bir milletvekili fotoğrafı manşet haber oluyor, yarı çıplak pek değerli “sanatçı”nın plastik cerrahi dehası görüntüsü yanında….Meyhaneler yok oluyor evet… meyhane nedir diye soranlara nasıl anlatacağız… yavaş yavaş demlemek nedir nasıl sözlerle ifade edeceğiz, iki TLlik “bonzai” ile uçmuşlara?
Durup durup  rakidan şaraptan çok söz açarım twitterda… neden… en azından genç nesiller görsünler diye, eğitimli, iş güç sahibi, çoluklu çocuklu, evli barklı yaşlı akademisyenler de içerler… bu normal olsun diye.. Rakı tecavüzcü Coşkunla, pantalonunu üstünde tutamayan sarhoş cemil bey karakterinin imajlaştırdığı olmasın diye…Her rakı içen karısını dövmez. İçki değil insanın terbiyesizliğidir kötülüklerin temeli diye….Her rakı içen kendinden geçmez, kendini bilmez, haddini asmaz, kendini kaybetmez diye. Rakı ince bileklere, akıl küpü beyinlere, çok yürekli annelere, her daim sorumluluk sahibi babalara, işinde çok başarılı bankacılara da yakışır diye…
Ama rakidan ziyade ben size meyhaneleri anlatmak istiyorum. Ben İstanbulda büyümedim. Ankarada,  daha çok Ege de büyüdüm. Denizin kenarına çay bardaklarıyla rakı getirmek normaldi, “SİNEK” bar yazan bir  yerden buz gibi kadehlerle beyaz şarap almakta… İçki içmenin yaşı yoktu. Elhamdüllillah hiçbirimiz alkolik olmadık, hepimiz iş güç sahibi, kredi kartı, okul, ev taksidi ödeyen sorumluluk sahibi insanlar olduk... Ama bizi biz eden içki rakı şarap değil, meyhane kültürüydü… Çünkü içmek topluluk olmak demekti… İnsan elindekinin kıymetini ancak kaybedince anlıyor… Sizlere meyhaneleri tukaka ilan etmek kolay belki… bekri meze, lakerda, ezme salata, fava, haydarı, sakşuka, patlıcan ezme, tarama, paçanga veya sigara böreği, deniz börülcesi, ahtapot, kalamar kızartma, turşular, elbette her daim taze ekmek ve beyaz peynir elinizin altında…. Biz egenin iki yakasında bunlarla büyüdük… Sonradan Trabzonda kızlar kahvesi diye yaylada kuruluveren “meyhane”de hamsi tava, mıhlama ile de güzel rakı içildiğini, yeri geldiğinde çığ köfte, humusun dahi rakıya yarenlik edebileceğini öğrendik…  Harputun şaraplarını İngiltere’nin en gözde lokantalarında Uzak Doğu tadlarına eşleyebilecek kadar güzel aslında toprağımız, üzümümüz, şarabimiz, rakımız...
Ama meyhanede siyaset güzeldir…Meyhanede muhabbet güzeldir… Hatta meclisten daha güvenlidir belki de… Son 10 yılın istatistiklerine baksak korkarım meyhane kavgaları meclis kavgalarının yanında solda sıfır kalır… Meyhane yavaşlamak, sakinleşmek, derinleşmek, keyif almak, insanları yeniden keşf etmek, anlamak ve anlatmak için güzeldir. Sohbet güzelleştikçe içki tadlanır, içki tadlandıkça sohbet üretir. Sıcak bir yaz akşamında buzlu Prosecco, soğuk bir kış gecesinde yudum yudum geniz yakan port, kanyak olmadan da yaşanır, elbette yaşanır… Ama eksik yaşanır…
Meyhane Akdenizdir…Portodan Beyruta meyhane kültürünü en küçük kasabalarda görebilirsiniz… Minicik bardaklarda gelir ev yapımı şaraplar, minik minik tabaklar farklı yörelerin tadlarını getirir size. Ama aynı olan Akdenizin tuzu ve o sakin tutkudur.. Akdeniz, Ege’de donukluk nadirdir. Yavaş ve kendi zamanında yaşayanlar derin bir tutkuyla bağlıdır Akdenizli değerlerine…Ve şarap hep oradadır… Yüzyıllardır… gelenek bu… diller, inançlar, bardaklar, kadehler değişse de şarap, bira, rakı (damıtılmış içki) hep oradaydı…
Arak kelimesinden gelen araki terleten demek Arapçada… Bir nebze dermandır rakı… tıpkı gözyaşı ve deniz gibi… ter dökmek nefes almaktır, yaşamaktır. Düşünemeyeceğiniz yolların kapılarını aralar meyhane kendi sınırlarınızı, dostlarınızın dürüstlüğünü zorlamaya iter… Bir masada en iyi siyasi sistem nasıl kurulur konuşması sürerken, diğerinde umutsuz bir aşkın yarattığı acı dindirilmeye çalışılmaktadır… Aniden çalan bir ezgi –bir Balkan ezgisi, https://www.youtube.com/watch?v=DF3nao6RKJs  çigan çığlığı, https://www.youtube.com/watch?v=LCUv9W0ViRç  bir çiftetelli, https://www.youtube.com/watch?v=6EX3isJKv1c  bir nihavent makamında uzak diyarlardan bir ezgi https://www.youtube.com/watch?v=GEncAORvGjA —apansızın size geçmişi ve belki asla yaşayamayacağınız gelecekleri getirir… Meyhaneler güzeldir.  Meyhaneler zalime karşı direnebilmek için örgütlenme yeridir. Ve elbette aşk gibi meyhaneler de politiktir!
Acaba tarihte meyhane  ya da ibadethaneyle uğraşanların sonundan ders almayı bilenler midir  üstadın “ehline helaldir” dediği ehil yürekler? https://www.youtube.com/watch?v=Zlwe-mzDbVc

Charles Bukowski]

Kimseyi değiştiremezsin hayatta.
Ve kimse için de değişmemelisin.
Kimliğini kaybettiğin an yaşamını çöpe attın demektir.
İstemediğin sürece hiçbir şey için ödün vermeyeceksin.
Çünkü gün gelir verecek hiçbir şeyin kalmaz .
... Her şeyi sen istediğin için yapacaksın
başkası senden istediği için değil.
Ve sen sen olarak kaldığın sürece
senin yanında olanlar da mutlu olacaktır.
Bırak hayatına eşlik etmek isteyenler gelsin seninle.
Yolun bitimine kadar gelmeleri şart değil.
Herkesin gidebileceği bir yol vardır.
Sen yeter ki yanında yer almayı bil.
Ne sen kimse için mecburi istikametsin
ne de bir başkası senin için...
Seninle gelmek isteyenleri yanına al.
Belki beraber daha çok şey katabilirsiniz bu hayata.
Yanındaki seni mutlu ettiği sürece kalsın hayatında
zorlama kendini.
Hayat rahat ve anlayışlı insanlarla
Ve hayat hak ettiği gibi yaşandığında güzel...
Ve unutma ;
Aynı dili konuşanlar değil,
Aynı duyguyu paylaşanlar anlaşabilir...
[Charles Bukowski]

5 Eylül 2014 Cuma

AŞK MI-TİCARET Mİ?.


Bayanlar erkeklerin gelirine. Erkekler de kadınların giderine baktığı sürece,
“Aşk”, Sevgi” ve “Saygı” yaşanmaz.
Resmen bunun adı “TİCARET” dir….

Ozan’ca

BABALAR VE KIZLARI...