İNSAN DÜŞÜNEN VARLIKTIR.
30 Ağustos 2011 Salı
15 Ağustos 2011 Pazartesi
Zordur Köprüleri Yakmak…
Zordur köprüleri yakmak…
Sıradan sabahların mahmurluğuna alışmışlar için,
bir şafak vakti aniden geçmişinden ve bugününden vazgeçmek,
ve içinde her nasılsa saklamayı başarmış bir yarin heyecanının kanadına
tutunarak havalanmak cesaret ister.
Kurulu düzen öylesine rahat, öylesine huzur doludur ki,
ruhuna gömülü çocuğu, yıllarca kınında beklemiş keskin bir kılıç gibi
uyandırıp dört nala ilerlemek, yaman bir karara dönüşür. Zordur insanin onca zaman bunca emekle kurduğu ne varsa hiçe sayıp, mağlup
ama mağrur bir komutan edasıyla yeni seferlere niyetlenmesi…
Bugüne yenik düsenler, yarını sadece hoş bir hayal olarak düşleyip, dünde
yasarlar.
Bedel ödemeyi göze alanlar ise, yelkenleri atlastan gemilerle, arkalarında
külden köprüler bırakarak, meçhul bir istikbale doğru dümen kırarlar….
Yıkılan sırat köprüsüdür….
Geçer ve orada kalırsınız:
cennetse cennet, cehennemse cehennem…
Dönüşü yoktur...
.....
Meçhul bir istikbal uğruna bugününden vazgeçmek
Korkutur insanları
Mazinin hatıraları taze, dostluklar sıcak
Kurulu düzen güvenlidir.
Bazılarımız kendi köprülerini yakmaktan
Son anda vazgeçer.
Ruhunun köprüleri yerine, cesedini ateşe vererek
Bir imkansız aşkı küllerin buluştuğu
Öbür dünyaya erteler...
Köprüleri yakmak cesaret ister
Ama kararsızlanırken köprünün karşısından
Işıl ışıl yeni bir hayat umudu gülümser insana
Bir elle bugünün yerleşikliğine tutunurken
Öbürü ile yarının macerasına uzanmaya çalışır
Arada çırpınır durursunuz
Belki orayı bilmemek, bilmekten iyidir
Bilipte gidememek en beteridir çünkü...
Can Dündar...
Sıradan sabahların mahmurluğuna alışmışlar için,
bir şafak vakti aniden geçmişinden ve bugününden vazgeçmek,
ve içinde her nasılsa saklamayı başarmış bir yarin heyecanının kanadına
tutunarak havalanmak cesaret ister.
Kurulu düzen öylesine rahat, öylesine huzur doludur ki,
ruhuna gömülü çocuğu, yıllarca kınında beklemiş keskin bir kılıç gibi
uyandırıp dört nala ilerlemek, yaman bir karara dönüşür. Zordur insanin onca zaman bunca emekle kurduğu ne varsa hiçe sayıp, mağlup
ama mağrur bir komutan edasıyla yeni seferlere niyetlenmesi…
Bugüne yenik düsenler, yarını sadece hoş bir hayal olarak düşleyip, dünde
yasarlar.
Bedel ödemeyi göze alanlar ise, yelkenleri atlastan gemilerle, arkalarında
külden köprüler bırakarak, meçhul bir istikbale doğru dümen kırarlar….
Yıkılan sırat köprüsüdür….
Geçer ve orada kalırsınız:
cennetse cennet, cehennemse cehennem…
Dönüşü yoktur...
.....
Meçhul bir istikbal uğruna bugününden vazgeçmek
Korkutur insanları
Mazinin hatıraları taze, dostluklar sıcak
Kurulu düzen güvenlidir.
Bazılarımız kendi köprülerini yakmaktan
Son anda vazgeçer.
Ruhunun köprüleri yerine, cesedini ateşe vererek
Bir imkansız aşkı küllerin buluştuğu
Öbür dünyaya erteler...
Köprüleri yakmak cesaret ister
Ama kararsızlanırken köprünün karşısından
Işıl ışıl yeni bir hayat umudu gülümser insana
Bir elle bugünün yerleşikliğine tutunurken
Öbürü ile yarının macerasına uzanmaya çalışır
Arada çırpınır durursunuz
Belki orayı bilmemek, bilmekten iyidir
Bilipte gidememek en beteridir çünkü...
Can Dündar...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)