İNSAN DÜŞÜNEN VARLIKTIR.
11 Şubat 2008 Pazartesi
Herşey Sende Gizli
Yerin seni çektiği kadar ağırsın
Kanatların çırpındığı kadar hafif..
Kalbinin attığı kadar canlısın
Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç...
Sevdiklerin kadar iyisin
Nefret ettiklerin kadar kötü..
Ne renk olursa olsun kaşın gözün
Karşındakinin gördüğüdür rengin..
Yaşadıklarını kar sayma:
Yaşadığın kadar yakınsın sonuna;
Ne kadar yaşarsan yaşa,
Sevdiğin kadardır ömrün..
Gülebildiğin kadar mutlusun
Üzülme bil ki ağladığın kadar güleceksin
Sakın bitti sanma her şeyi,
Sevdiğin kadar sevileceksin.
Güneşin doğuşundadır doğanın sana verdiği değer
Ve karşındakine değer verdiğin kadar insansın
Bir gün yalan söyleyeceksen eğer
Bırak karşındaki sana güvendiği kadar inansın.
Ay ışığındadır sevgiliye duyulan hasret
Ve sevgiline hasret kaldığın kadar ona yakınsın
Unutma yagmurun yağdığı kadar ıslaksın
Güneşin seni ısıttığı kadar sıcak.
Kendini yalnız hissetiğin kadar yalnızsın
Ve güçlü hissettiğin kadar güçlü.
Kendini güzel hissettiğin kadar güzelsin..
İşte budur hayat!
İşte budur yaşamak bunu hatırladığın kadar yaşarsın
Bunu unuttuğunda aldığın her nefes kadar üşürsün
Ve karşındakini unuttuğun kadar çabuk unutulursun
Çiçek sulandığı kadar güzeldir
Kuşlar ötebildiği kadar sevimli
Bebek ağladığı kadar bebektir
Ve herşeyi öğrendiğin kadar bilirsin bunu da öğren,
Sevdiğin kadar sevilirsin...
Can Yücel
ÖNEMLİ OLAN NELERE DEĞER VERDİĞİN
ÖNEMLİ OLAN
NELERE DEĞER VERDİĞİN
Bir gün New York´ta bir grup is arkadaşı yemek molasında dışarıya çıkarlar. Gruptan biri kızılderilidir. Yolda yürürken insan kalabalığı siren sesleri araçların korna sesleri yolda çalışma yapan isçilerin araçlarının çıkardığı gurultu arasında ilerlerken Kızılderili kulağına cırcır böceği sesinin geldiğini söyler ve aranmaya baslar.
Arkadaşları bu gurultunun arasında bu sesi duyamayacağını, kendisinin öyle zannettiğini söyleyip yollarına devam ederler. Aralarından bir tanesi inanmasa da onunla birlikte aramaya devam eder. Kızılderili caddenin karşısına doğru yürür. Arkadaşı da arkasından takip eder ve o binaların arasında bir kaç tutam yeşilliğin arasında gerçekten bir cırcır böceği bulurlar.
Arkadaşı kızılderiliye: Senin insan ustu güçlerin var. Bu sesi nasıl duydun? Diye sorar. Kızılderili ise bu sesi duymak için insan ustu güçlere sahip olmaya gerek olmadığını söyleyerek arkadaşına kendisini izlemesini söyler.
Kaldırıma geçerler ve kızılderili cebinden çıkardığı bozuk parayı kaldırıma atar. Birçok insan bozuk para sesinin geldiği yöne doğru, acaba kendi ceplerinden düsen bir para olup olmadığını kontrol etmek için bakar. Kızılderili arkadaşına dönerek;
Gördün mü? Önemli olan nelere değer verdiğin ve neleri önemsediğine bağlıdır. Her şeyi ona göre duyar, görür ve hissedersin, der.
10 Şubat 2008 Pazar
EĞİTİMSİZ,HURAFELERLE ŞEKİLLENEN; YURDUM İNSANI...
Haydar Dümen'e gelen mektuplarda olmadık sorular olmadık cevaplar olabiliyor. İşte onlardan bazıları..10.02.2008
1. YÜZÜK VAJİNAMDA KALDI
Haydar Hocam yardım edin. 29 yaşında evli kadınım, önceki gün evde tek başıma mastürbasyon yaptım. Sonra fark ettim yüzüğüm parmağımda değil. Akşam sancı başladı. Eşim ilişki istiyor, ben kaçıyorum. Şimdi ne yapacağım?
CEVAP: Sevgili okurum. kesinlikle vajinada kaldı. Ilık su ile çıkar. Gerekirse sıcak su dolu leğenin içine otur. İçine vazelin sık, biraz ıkın, zıpla, o kendiliğinden düşer. (17 Aralık)
2. PREZERVATİF YERİNE ÇORAP KULLANDIK
Sevgilimle cinsel ilişkiye girdik ama o anda prezervatif bulamayınca çorap kullandık. Yine de hamile kalır mı?
CEVAP: Ne biçim şey bu? Yaşadıklarınız gerçekten tehlikeli ve psikolojik açıdan yıpratıcı. Çoraplarını her gün yıkıyor musun, bari oradan teselli bulayım. Sorduğun soruya ben değil yukarıdaki karışır. Çünkü çorabın gözenekleri fazla. Nasıl bir çoraptı? Yün çorap mı, naylon mu, pamuklu mu?
3. EŞİM KENDİNİNKİNE BENZER BİR ALET GETİRDİ
40 yaşında kadınım. Eşim 15 yıldır Almanya’da çalışıyor ayda-yılda bir görüşüyoruz. Geçen yıl ona dert yanınca, Almanya’dan bana kendininkine benzer bir alet getirdi. Eskiden hareket ediyordu, şimdi etmiyor. Eşime soramıyorum, bunu nasıl tamir ettirebilirim?
CEVAP: Değerli okuyucum bu vibratör konusuna ben sıcak bakıyorum. Kimseye bir zararı olmayan bu tatmin yoluna evet diyorum. Gelelim çalışmamasına. Önce pilini değiştir. Yine çalışmıyorsa miadı dolmuştur. Ola ki Çin malıysa! Eşine yaz, yenisini yollasın.
4. SÜPÜRGENİN SAPI ZARIMI BOZMUŞ MUDUR?
23 yaşında genç kızım. Akşam eve gelirken otobüse bindim. Yer olmadığı için ayaktaydım. Birinin elinde saplı süpürge vardı. Otobüs sallanınca sapı sert bir şekilde cinsel organıma denk geldi. İç çamaşırımda kan vardı. Acaba kızlığım bozulmuş mudur?
CEVAP: Sevgili yavrum, senin süpürge sapını literatürüme ekledim. Süpürge sapıyla olanını ilk defa görüyorum. Korkma, kızlık zarın duruyor. O kanama başka nedendendir.
5. VAJİNAMA RAKI YERLEŞTİRECEKLER
8 yıllık evliyim, çocuğumuz olmuyor. Gitmediğimiz doktor kalmadı, en sonunda bir yaşlı teyze bulduk. 150 çifti çocuk sahibi yapmış. Özel bir iksirle vajinama rakı koyacakmış. 300 lira alıyor. Ne dersiniz?
CEVAP: Yanar, yavrum yanar. Rakıda yüzde 45 alkol var. Sevgili okurum onun aklı var da sizinkisi nerede? Sen kadına şart koş: Sana yok yakmaz derse, önce sende deneyelim, eğer yakmazsa ben sana 500 vereyim de.
6. AYAĞINA BOŞALDIM HAMİLE KALIR MI?
15 yaşında gencim, kız arkadaşımın ayağına boşaldım. İç çamaşırını çekerken spermler bulaştı. İkimiz de çok korkuyoruz, sizce kız arkadaşım hamile kalmış olabilir mi?
CEVAP: Değerli okurum, kızın ayağında ne işin vardı? Her yer bitti de bula bula ayağını mı buldun? Ayak fetişisti misin, yoksa tepişiyor muydunuz? Bakalım daha neler duyacağız. Kızım şimdi sözüm sana: Madem ayağına boşaldı git yıka, sonra giysene kıyafetlerini.
7. ELLERİM MASTÜRBASYONDAN MORARIYOR
Hocam, ben günde 4-5 kez mastürbasyon yapıyorum. Sonrasında ellerimin derisi kupkuru oluyor, morarıyor. Acaba mastürbasyonla mı ilgili?
CEVAP: Yavrum morarmaz mı? Sen böyle gidersen yaşlandığında derin saydamlaşır. Sen söz dinle, elinin de, damarının da ruhunun da rengini bozma. Morartma, mastürbasyonu haftada ikiye indiriver.
8. EVLİLİK YILDÖNÜMÜM İÇİN ZARIMI DİKTİRMEK İSTİYORUM
28 yaşındayım, evliyim. Geçen yıl evlilik yıldönünümüzde kızlık zarımı diktirmiştim. Eşimin çok hoşuna gitmişti. Bu yıl yine istiyor. Bunun bir zararı var mı? En fazla kaç kez yaptırabiliriz?
CEVAP: Sevgili okurum, sen ittir ittir, sonra git diktir. İttir ittir git diktir. O diktirdiğin yer ince bir zar. Kocana ne oluyor? Sen tecrübe tahtası mısın? İleride şımarır vajinayı da darattıralım derse ne yapacaksın?
9. ALTI BARDAK BALLI SÜT İÇİYORUM
Hocam turizm bölgesinde tezgahtarım. Günde 6 bardak ballı süt içiyorum. Güzel müşteri gördüğüm zaman kendimi tuvalete zor atıyorum. Ama kadınlarla ilişkiye giremiyorum. Ne olur bana yardımcı olun
CEVAP: Değerli okurum afiyet olsun be! Delik bi su kabına benzedin, yukarıdan giriyor, aşağıdan çıkıyor. Olan Türkiye’nin ekonomisine oluyor. Tüketiyorsun, üretemiyorsun. Ben ne yapayım be oğlum. Allah herkese akıl fikir versin. Elimizden bir şey gelmiyor.
10. İKİ KEZ KAN GELMEMİŞTİ
22 yaşında bir kızım. Erkek arkadaşımla daha önce iki kez ilişkiye girmeme rağmen üçüncü sefer benden bir miktar kan geldi. Bu fiziksel bir sorun mu?
CEVAP: Gitti yavrum gitti, galiba gitti. Kızlık zarın sana veda etti. Cinsel birleşmenin yolu açıldığından sağlık açısından yararlı bir durum. Ama doğayla, toplumun değerleri bazen ters düşüyor. Evlenmeyecekseniz biraz daha dikkat ve önlem!
YILIN EN İNANILMAZ 5 SORUSU
5. Bir arkadaşım fazla mastürbasyonun sağırlığa neden olduğunu söyledi. Haftada 4 yapıyorum, hocam sizce sağır olur muyum?
4. Kendimi tutamayıp sevgilimin yüzüne boşaldım. Kulağına sperm kaçtı. İki gündür duyamıyor, kulak zarı yırtılmış olabilir mi?
3. Cinsel organı limon suyuyla yıkamanın faydalı olduğunu duydum. Daha gergin ve pürüzsüz yapıyormuş. Doğru mu, bir aydınlatın
2. Bizim köyde prezervatif satılmıyor. Oğlanın sünnet düğününden kalan balonları kullanıyoruz. Acaba bir zararı olur mu?
1. Erkek arkadaşımla yeni tanıştık. Bana bir hap verdi ve hamile kalmazsın dedi. Adet görmüyorum. Hamile olma riskim var mı?
NE DERTLER, NE SIKINTILAR VAR
18 yaşında genç kızım, mastürbasyon yapınca sesim kısılıyor.
İlişkiye girmediğim zaman nereye dokunsam elektrik çarpıyor.
Penisim giderek küçülüyor ve inceliyor.
Şu anda 22 santim, cinsel organım gün geçtikçe uzuyor.
Sevgilim bakire, birlikte olacağız ama beni kan tutuyor.
İddia oynuyorum, kazandığım günlerde performansım düşüyor.
Sevgilimle ayakta alıştık. Yatınca tatmin olamıyoruz.
23 yıllık evliyim, her boşalmamda sol gözüme ağrı giriyor.
Her boşalacağım sırada kahkaha atıyorum, bir açıklaması var mı.
Otobüs sarsıldıkça ereksiyon oluyorum. Yolculuklar ıstıraba dönüştü.
HÜRRİYET
8 Şubat 2008 Cuma
60 YILLIK MEKTUP
60 YILLIK MEKTUP
Dondurucu soğukta bir an önce evime varabilmek için hızla yürürken, ayağımın ucunda bir cüzdan gördüm.. Hemen aldım. Sahibini gösteren bir kimlik vardır diye acele acele açtım.. İçinde üç dolar ve sararıp kat yerleri yıpranmış eski bir zarftan başka birşey yoktu... Sol üst köşede yalnızca gönderenin adresi, alıcı adresi yerinde bir posta kutusu numarası vardı. Bir ipucu bulabilmek belki biraz da merakımı giderebilmek için zarfı açtım ve içindeki mektubu okumaya başladım.
Mektup, sol yanı çiçek resmiyle süslenmiş bir kağıda, özenli bir el yazısıyla yazılmıştı ve "Sevgili Michael" diye başlıyordu..
Ve "Annesi yasakladığı için onu bir daha göremeyeceğini" anlatarak devam ediyor.. "Ama sakın unutma, seni daima seveceğim" diye bitiyor.. İmza.. Hannah!..
Elimde yalnızca, mektubu yazan kişiyle, mektubun yazıldığı kişinin birinci adları vardı. Eve gider gitmez hemen telefon idaresini aradım.Görevli kişi, kendisine bildirdiğim adreste yaşayanların telefon numarasını vermesinin yasalara aykırı olduğunu söyledi. Fakat ısrarım karşısında: "Belki, size yardımcı olabilirim" dedi. "Bu adreste bulunan numaraya telefon ederim ve onlar Kabul ederlerse, sizi görüştürebilirim lütfen bekleyin.." dedi.
İki üç dakika sonra görevlinin sesi geldi.. "Bağlıyorum efendim." Telefonda, karşıdaki hanıma "Hannah diye birini tanıyıp, tanımadığını" sordum. "Bu evi, 30 yıl evvel, Hannah diye kızları olan bir aileden aldık" dedi.
"Peki yeni adreslerini biliyor musunuz?.." "Hannah annesini bir huzurevine yatıracaktı. Oradan takip ederseniz, belki adres bulursunuz.." deyip bana huzurevinin adını verdi.. Hemen aradım.. Yaşlı anne yıllar önce ölmüş.. Ama kızına ait eski bir telefon numarası var. Belki orada bilirlermiş..
"Bunların hepsi aptalca aslında" dedim kendi kendime.. İçinde sadece 3 dolar ve 60 yıl önce yazılmış bir mektup bulunan cüzdanın sahibini aramak için bunca zahmete ne gerek var ki.. Aradım numarayı.. Bir kadın "Şimdi Hannah´ın kendisi bir huzurevinde" dedi ve numarayı verdi.
Hemen orayı çevirdim.. Ses; "Evet, Hannah burada yaşıyor" dedi.. Saat ona geliyordu ama hemen yola çıktım, Hannah´yı görmek için.. Devasa bir binanın üçüncü katında şirin bir oda.. Gümüş saçlı, sıcak tebessümlü bir yaşlı kadın.. Gözlerinin içi ışıl ışıl ama.. Anlattım olanları..
Cüzdanı ve mektubu gösterip.. Derin bir iç çekti mektuba bakarken ve "Genç adam" dedi, "Bu mektup, Michael ile son kontağımdı.. Onu öyle seviyorum ki..
Sean Connery gibi yakışıklıydı.. Hani şu meşhur aktör.. Ama ben 16 yaşındaydım.. Çok küçüğüm diye annem kesinlikle izin vermedi.." Derin bir nefes daha.. "Michael Goldstein harika bir insandı. Eğer bulabilirseniz ona söyleyin lütfen.. Onu hep düşündüm.. Hep.."
Bir ufak sessizlik.. Bir derin nefes daha.. "Ve onu hep sevdim.." İki damla yaş damladı elindeki mektuba, ıslanan gözlerden.. "Ve hiç evlenmedim.. Michael gibi birisini bulamadım ki.." Hannah´ya teşekkür edip odadan çıktım. Binadan çıkarken danışmada beni karşılayan kız "Hannah Hanım yardımcı olabildi mi size" dedi.."
Hiç değilse bunun sahibinin soyadını öğrendim" dedim.. Cüzdanı elimde sallayarak.. O sırada yanımda dikilip duran hademe bağırdı.. "Hey baksana.. Bu Bay Michael´ın cüzdanı.. Üzerindeki bu kırmızı şeritten onu nerde görsem tanırım.. Cüzdanını hep kaybederdi zaten.. Üç kere ben buldum, koridorlarda..
"Michael sekizinci katta yaşıyordu.. Ok gibi fırladım tekrar asansöre. Michael yatmamıştı. Okuma odasında kitap okuyordu. Hemşire beni ve elimdeki cüzdanı gösterdi. Michael elini arka cebine attı, hızla.. Sonra sevinçle "Evet bu benim cüzdanım" dedi.
"Öğleden sonraki yürüyüş sırasında kaybetmiş olmalıyım. Size teşekkür borçluyum." "Hiçbir şey borçlu değilsiniz" dedim. "Ama özür dilerim. İpucu bulmak için açtım ve içindeki mektubu okudum." "Mektubu mu okudun?" "Sadece okumakla kalmadım. Hannah´yı da buldum.." "Buldun mu? Nerde? İyi mi? Hala eskisi gibi güzel mi. Söyle, lütfen söyle.."
"Çok iyi.. Hem de harika" dedim, yavaşça..
"Bana onun telefon numarasını ver. Yarın onu hemen arayacağım." Elime sımsıkı sarıldı.. "O benim tek aşkımdı.. Onu öyle sevdim ki, asla evlenmedim.. Çünkü bu mektup geldiğinde hayatım, anlamsal olarak bitmişti."
"Bay Goldstein" dedim.. "Gelin benimle.." Asansörle üçüncü kata indik.. Odanın kapısı açıktı. Hannah sırtı kapıya dönük televizyon izliyordu.. Hemşire ona yaklaştı, omzuna dokundu.. "Hannah" dedi.. "Bu bay´ı tanıyor musun?" Gözlüklerini ayarladı bir an baktı, tek kelime etmeden..
"Michael" dedi, Michael, kapıda, kısık sesle.. "Hannah.. Ben Michael.. Beni tanıdın mı?.." "Michael" diye yutkundu Hannah. "İnanmıyorum.. Bu sensin. Benim Michael´ım."
Michael Hannah´ya doğru yürüdü yavaşça. Sarıldılar. Hemşire yanıma geldiğinde onun da gözleri yaşlıydı..
"Gördün mü, bak?" dedim "Yaşamda, yaşanması gereken her şey, er ya da geç, bir gün kesinlikle yaşanacaktır."
Üç hafta sonra beni huzurevinden aradılar. Pazar günü bir nikah vardı.. Gelebilir miydim? Harika bir nikah töreni idi.
Hannah ve Michael beni nikah şahidi yaptılar üstelik. Hannah açık bej elbisesi içinde çok güzeldi.. Michael de lacivert takımı içinde hala çok yakışıklı.. Bir nikah tanığı olarak söylüyorum bu gözlemlerimi�
Aşklarını on sekiz yaşın heyecanı ve duygusuyla yaşayan 76 yaşındaki gelin ile 79 yaşındaki damadın nikahında keşke siz de bulunsaydınız�
Altmış yıl önce bittiği sanılan bir aşk öyküsünün, altmış yıl sonra, kaldığı yerden nasıl filizlendiğine siz de tanık olacaktınız.
BİLGE İLE KÖPEK
BİLGE İLE KÖPEK
BİLGE İLE KÖPEK Bir bilge, bir göletin başında oturmaktadır. Susuzluk çektiği her halinden belli olan bir köpeğin devamlı olarak gölete kadar gelip, tam su içecekken kaçması dikkatini çeker. Dikkatle izler olayı. Köpek susamıştır, ama gölete geldiğinde sudaki yansımasını görüp korkmaktadır. Bu yüzden de suyu içmeden kaçmaktadır.
Sonunda köpek susuzluğa dayanamayıp kendini gölete atar ve kendi yansımasını görmediği için suyu içer. O anda bilge düşünür:
-Benim bundan öğrendiğim şu oldu,der.
-Bir insanın istekleri ile arasındaki engel, çoğu zaman kendi içinde büyüttüğü korkulardır. Kendi içinde büyüttüğü engellerdir. İnsan bunu aşarsa, istediklerini elde edebilir.
Ama biraz daha düşününce aslında gerçek öğrendiği şeyin bundan farklı olduğunu görür. Asıl öğrendiği şey, insanın bir bilge bile olsa bir köpekten öğrenebileceği bilginin var olduğudur. Bu yüzden ne varsa paylaş, senden de öğrenilecek bir şeyler vardır diğer insanlar için...
Her insanın bir hikâyesi ve söyleyecek bir sözü mutlaka vardır